UNICEF, 5 Ekim'de dünya çocuklarının ruh sağlığına yönelik bir araştırma yayınladı: The State of the World's Children 2021; On My Mind: promoting, protecting and caring for children's mental health" (2021 Yılında Dünya Çocuklarının Durumu; Aklımızdakiler: çocukların ruh sağlığını geliştirmek, korumak ve gerekli bakımı sağlamak) Raporun, kovid-19'un çocukların ve gençlerin ruh sağlıklarına olan etkisine yönelik bölümleri oldukça dikkat çekici.
Üstelik bu etkilerin geçici olmadığını, pandemi geçtikten sonra bile yıllarca hissedilebileceğini vurguluyor.
UNICEF ve Gallup'un, pandemi döneminde 21 ülkeyi kapsayan çalışmasında 15-24 yaş arası 5 gençten ortalama 1'si kendisini sık sık depresif hissettiğini söyleyerek herhangi bir şey yapmaya yönelik çok az ilgi içinde olduğunu belirtmiş.
Ayrıca çalışmada ankete katılanların üçte biri psikodinamik yapıları sorgulandığında en hafifinden korku ve endişe içinde olduklarını vurgulamışlar.
AKRAN DESTEGI
Yapılan tahminlere göre pandemi döneminde dünya genelinde en az 1,6 milyar çocuğun standart eğitimi aksadı. Ebeveynlerin gelir ve sağlık orijinli endişeleri tüm aileyi ve doğal olarak da çocukları en azından gelecekleri için endişeye dolayısı ile de korku ve öfkeye sürükledi. Genel olarak tanımlamak gerekirse bunun anksiyete bozukluğu olduğunu biliyoruz.
Hasta olma endişesinden anne ve babalarını kaybetme korkusuna kadar bir çok duygu durumu yaşayan çocuklar, izolasyon nedeni ile sosyalleşme ve akran desteğinden de mahrum kalınca konsantrasyon bozukluğundan uykusuzluğu ve süreç uzadıkça da umutsuzluğun tetiklediği depresyona kadar bir çok ruhsal sorunun içine çekildiler. Tıp otoritelerinin ve devlet yetkililerinin, en kötü olasılıkla bir yıl olarak süre biçtikleri pandemi, iki yıla doğru uzayınca da elbette akut olarak başlayan bazı semptomların kronikleşmeye meylettiği görüldü. Yazının başındaki pandemi sonrası da bu etkilenimlerin süreceği vurgusu bu yüzden zaten..
SIHIRLI DEGNEK YOK
London School of Economics tarafından UNICEF raporuna katkı kapsamında yapılan çalışmada, gençler arasında özellikle engellilik ve/ veya ölüme yol açan zihinsel bozuklukların ekonomik değer kaybı 390 milyar dolar olarak hesaplanmış.
Pandemide, hastanelere ve ilgili sağlık hizmeti veren merkezlere ulaşımın zorlaşması ya da infeksiyon korkusu ile gidimin ötelenmesi de var olan şikayetlerin tedavi şansını azalttığı, en azından hastalığın şiddetini arttırdığı söylenebilir.
Pandemide özellikle çocukların yakınmalarına odaklanmak, olası bulguları erken tespit etmek, ebeveynler ve öğretmenler açısından iletişime her zamankinden fazla zaman ayırmak, daha da önemli hale geldi.
Bu noktada ruh sağlığı için sağlıklı beslenin, spor yapın, yaşamınızı yönetin tarzında kendinizi ödüllendirmekten digital detoksa kadar birçok tavsiye dile getirilse de özünde konunun kitlesel iz düşümleri ve çözümleri için elimizde sihirli değnek de yok!
Sonuç olarak bu olumsuzlukların hiç birisi çocukların suçu değil ama maalesef en çok onlar etkileniyor.
O zaman en azından yöneticiler ve genel olarak devlet otoriteleri, çocuklar arasında sevgi dolu ikili ilişkilere zemin hazırlayacak fizik alt yapılar kurarak, daima açık kalmaları mümkün olacak ama güvenliği tam okul ortamları temin ederek ve olabildiğince olumlu akran ilişkileri için sosyal organizasyonlar sağlayarak, çocukların ruhsal rahatsızlık riskini azaltmaya kendilerini adamalılar..