Çok yakın zaman önce, Türk entelektüel dünyasının farklı fazlarından iki değerli aydını kaybettik ve kültür dünyamız daha da yoksullaştı!
Alev Alatlı'nın Menemen doğumlu olduğunu bir çok kişi bilmez. 1944 yılında Menemen'de doğan Alatlı, babası askeri ateşe olarak Tokyo'da görevli olduğu için liseyi orada bitirir ve sonrasında Ortadoğu Teknik Üniversitesi Ekonomi bölümüne devam eder. Amerika Vanderbilt Üniversitesi'nde ekonomi ve yine ABD'deki Darthmount Kolej'de de felsefe masterı yapar. Bir süre Canaan Koleji'nde kalkınma ekonomisi alanında dersler verir ve 1970'lerde de Devlet Planlama Teşkilatı bünyesine katılır. Bu dönem, özellikle kalkınma ve kültür tarihi ile teoloji üzerine yoğunlaşır ve California Üniversitesi'nde ruhsal dilbilim çalışmaları yapmak üzere tekrar Amerika'ya döner.
RUHU HEP YAZARDI
Ömrü boyunca yazarlık ve yayıncılık ruhunu hiç kaybetmez. Nokta, Yazko ve Sur dahil birçok dergide makaleleri yayınlanır.
"Via La Muerte!", "Aydınlanma değil merhamet", "Kadere Karşı Koy AŞ.", "Schrödinger'in kedisi","Aydın Despotizmi ve Beyaz Türkler Küstüler" başlıklı kitapları basılır. Edward Sait'in 'Covering İslam' ve 'The Question of Palestine' kitaplarını Türkçe'ye çevirir.
Bu çalışmaları nedeni ile kendisine Yaser Arafat tarafından takdim edilen "Özgürlük Madalyası', Türk Yazarlar Birliği Roman Ödülü, Rusya'da Mikhail A. Sholokhov Roman Ödülü ile Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülüne layık görülür. Ayrıca Bülent Ecevit Üniversitesi ile Süleyman Demirel Üniversitelerinden Fahri Doktora payesi alır. Çıkış noktası evrensel, uygulaması milli misyonu ile kurduğu vakfının, 2005 yılında yüksek okul sonrasında üniversite haline getirdiği Kapadokya Üniversitesi, Alev Alatlı'nın en önemli ve büyük eserlerdendir. 2 çocuk annesi Alev Alatlı'yı 3 şubat 2024 tarihinde ebediyete uğurladık, Mihrişah Valide Sultan Haziresine defnedildi.
ISTANBULLULUK GURURU
"Fransızca yazabilirdim. Yazsaydım da işim çok kolaylaşırdı bir dünya yazarı olmak açısından. Bunu tercih etmedim.
Zor yolu seçtim belki ama kendi doğallığı içinde gelişti bu. Çünkü çocukken sokakta hangi dilde top oynamışsan, gençken hangi dilde ilk aşkını yaşamışsan, çok kızdığında hangi dilde sövmek geliyorsa içinden, o dil senin dilindir ve o dil Türkçeydi. O sebepledir ki, kendime hep şunu söylüyorum, benim en derin vatanım Türkçedir" diyen Mario Levi'yi de 31 Ocak 2024'de kaybettik.
Ona göre kendisini bireysel, sosyolojik ve siyasi olarak inşa eden İstanbul'dur!
Ona göre bu kentte yaşamının zorlukları, edebiyatın ta kendisidir! Dolayısı ile İstanbulluluk Levi için bir ayrıcalık, bir gurur meselesidir.
ISPANYA'DAN GELDILER
Mario Levi, 1957 doğumlu idi. Ailesi, İspanya'da 1492'de Engizasyonun El Hamra Kararnamesi ile bir çoğu katledilen, kalanları da sürülen ve Sultan II.
Beyazıt'ın Osmanlı topraklarına yerleştirdiği Sefarad Yahudilerindendi. Saint Michel Fransız Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Fransız ve Roman Filolojisi'nden mezun olmuştu. Levi, birçok gazete ve derginin yazar kadrosunda yer aldı.
"Jacques Brel: Bir Yalnız Adam" isimli kitabı ilk eseri 1986 yılında yayınlandı.
Bunu ilk öykü kitabı olan "Bir Şehre Gidememek" takip etti ve bu eseri ile "Haldun Taner Öykü Ödülü'ne hak kazandı. İkinci kitabı "Madam Floridis Dönmeyebilir" de, İstanbul'un marjinal gruplarını ve topluma adaptasyonda zorlanan insanlarını anlattı. Daha sonra da ilk romanı olarak kabul gören "En Güzel Aşk Hikayemiz" raflarda yerini aldı. En çok bilinen eserlerinden olan "İstanbul Bir Masaldı",1920 ila 1980 yılları arasında yaşamış bir Yahudi ailesinin yaşam öyküsünü içerir. Bu kitap ile Levi. Yunus Nadi Roman Ödülü'ne hak kazandı. Mario Levi, sadece yazar değildi. İşletmecilik, öğretmenlik, radyo programcılığı ve gazetecilik de yaptı.
Özel olarak "Yazı Yaratımı" kursları düzenledi. Mario Levi, bir karakteriyle şöyle seslenir: "Hayatlar yavaş yavaş, bir bir tükeniyor... Geriye kalansa, birbirinden kopuk hatıralar işte..." Alev Alatlı ve Mario Levi, Türk Kültür Ağacının sıradışı yetenekli iki dalı idi.
Ruhları Şad Olsun..