Türk milleti, tarihte devlet kurma konusundaki yeteneği ile ünlü bir millet. Orta Asya'dan Anadolu topraklarına uzanan yolculuğunda birçok devlet kurup topraklarını büyüten milletimiz dıştan gelen düşmanca yaklaşımlara karşı gardını hep güçlü ordusuyla almış. Türkiye Cumhuriyeti mazisinden gelen bu özelliği ile kurulduğu günden beri bulunduğu karmaşık coğrafyada bağımsız bir şekilde ayakta kalmasını bilmiş bir devlet. Bugüne kadar komşuları ile barış içinde yaşama isteği her ne kadar çeşitli dönemlerde baltalanmaya çalışılsa da 100 yıldır bunu başarmış olan ülkemiz, yıllardır içten ve dıştan desteklenen terör örgütleri ile sınanıyor.
GERİ KALMIŞLIĞIN NEDENİ
PKK terör örgütü, özellikle doğu ve güneydoğu illerinde 80'li yıllardan bu yana vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini tehdit ediyor. Düzenlediği hain saldırılarla yüzlerce askerimizin şehit olmasına neden oldu. Türkiye'nin bir ucundaki geri kalmışlığın tek nedeni bölgenin gelişip büyümesini istemeyen terör örgütü ve destekçileridir. Terör yandaşları hep dışarıdan sanılmasın. İç dinamiklerle desteklenmeyen bir terör örgütünün kendine yeni kaynaklar bulması imkansızdır. Hep söylenir içteki düşman daha tehlikelidir. Çünkü onun elinde alenen görünen bir silah yoktur. Onun silahı sinsice kullandığı dilidir. Yıllarca kirli emellerini siyasete alet edenler tarafından kandırılan çocuklarımız dağlara götürüldü. İşte Diyarbakır'da HDP binasının önünde iki yılı aşkın süredir PKK'nın dağa kaçırdığı çocukları için nöbet tutan anneleri görüyoruz. Kimse evladı terörist olsun istemez sonuçta. Siyasi parti tabelası altında terör örgütlerine destekçi bulan HDP'liler kirli amaçlarına gencecik insanların geleceklerini karartma pahasına hizmet etmeye devam ediyorlar. Türkiye, terör örgütleri ile mücadeleye yıllardır milyonlarca liralık kaynak akıttı. Bu mücadeleye harcanan kaynaklar ülkenin gelişmesine harcansaydı şu an Türkiye çok başka bir yerde olabilirdi. Ama işte söylediğimiz gibi iç ve dıştan ardına aldığı destekle içimizi kemiren terör belası buna izin vermedi.
KİRLİ EMELLERE HİZMET
Ayrıca Türkiye savunma sanayiinde attığı yerlilik adımlarını atmasaydı bugün terörle mücadelede kazanılan başarıların çoğu olmazdı. Batılı ülkelerin ve hatta düşman komşu Yunanistan'ın bile gıpta ile izlediği yerli savunma ürünlerimizi bugün her Türk vatandaşı gururla takip ediyor. Bir de bu yerli savunma ürünleri ile kazanılan terörle mücadele başarısından gurur duymak bir yana dursun alenen rahatsız olanlar var. Üstelik bunlar tabelalarında Türk yazan saygın bir meslek kuruluşlarını başkan sıfatıyla temsil edenler tarafından yapılıyor.
TÜRK HALKINA İHANET
TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın günlerdir tartışılan TSK'ya yönelik çirkin iftirasından ve hemen onun ardına takılanlardan bahsediyorum. Oysa bizim operasyon yaptığı bölgelerde başarısız olma pahasına sivilleri gözeten bir ordumuz var. Suriye'de terör kıskacında olan binlerce insana umut olan askerlerimiz var. Dünyada mazlumların güvenini kazanmış nadir askeri teşkilatlardan biri Türk Silahlı Kuvvetleri. Türk askerini görenin güvenle sığındığı bir ordunun teröristlere karşı bile olsa kimyasal silah kullanması mümkün ve inanılası bir şey midir? Bu çirkin iftiranın saygın bir meslek kuruluşunun başkanının ağzından PKK yayın organına söylendiğini duymak bu orduya güvenen Türk halkına da ihanettir.
