Zümrüt Yılmaz

Libya anlaşmasının Atina yansımaları

Türkiye ile Libya arasındaki anlaşmayı kapı kapı dolaşıp şikayet eden Yunanistan, dibimizdeki adaları tüm anlaşmalara aykırı şekilde silahlandırırken aynı cesaretle dünyaya ilan edemiyor. Yunan hükümetleri ve destekçilerinin çabaları, Türkiye'yi Akdeniz'deki haklarından vazgeçiremeyecek

Çocukluğumuzdan beri biliriz. Ülkemizin coğrafi özelliklerini sıralarken en başta 3 yanının denizlerle çevrili olmasını söyleriz. Türkiye gibi etrafı denizlerle çevrili bir ülke için denizcilik faaliyetleri de karasuları da son derece önemlidir. Son yıllarda Yunanistan ile ülkemiz arasında sadece kullanım hakkı Atina'da olan ancak zamanla adım adım silahlandırılan adalar ile kıta sahanlığı konusu, karşı kıyının yayılmacı politikaları nedeniyle tartışmalıdır.
AKDENİZ'DEKİ KAYNAKLAR
Akdeniz'deki doğal kaynakların eşit şekilde bölge ülkeleri tarafından bölüşülmesi gerektiğini savunan Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin Avrupalı devletlerle sorumsuzca yaptığı anlaşmalara karşı Libya ile 27 Kasım 2019 tarihinde Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması yaptı.
İşte o günden sonra Yunanistan panikledi.
Önce Libya'nın Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzalanan münhasır ekonomik bölge anlaşmasını Libya hükümeti tanınmadığı iddiasıyla yasa dışı ilan etmeye çalıştı. Yetmedi Ege'de Avrupa ve ABD destekli tatbikatlara başladı. Dev silah ve askeri teçhizat anlaşmaları yaptı. Ülke topraklarını başka ülkelerin üslerine açtı.
Bunların hepsini de Türkiye Akdeniz'deki hakimiyetini artırır korkusuyla yaptı.
BİTMEYEN 12 MİL ATIŞMASI
Ardından, ülke karasularının Girit'in güneyi ve doğusunu 12 mile uzatması tartışmalarını başlatıldı. Zaten geçmişten bu yana Atina'nın gündeminde olan ve Türkiye'nin savaş sebebi sayacağını belirttiği bu konu, Türkiye Libya mutabakatı sonrası daha çok vurgulanmaya başladı.
Bu gerçekleşmesi imkansız hayale kendini fazlasıyla kaptıran Yunan hükümetleri, şimdi yakaladıkları her fırsatta Türkiye'yi dünyaya tehdit olarak göstermeye çalışıyor.
Ülke basını bile bu hayalin hükümetlerinin başını döndürdüğünün farkında olmalı ki sık sık aklı selim herkesin Başbakan Kiryakos Miçotakis'i uyaran açıklamalarına yer veriliyor. Ancak Yunanistan'ın şiddetle karşı çıktığı Libya mutabakatıyla ilgili kendisine dış destekçi arayışları hiç bitmiyor. Başbakan Miçotakis'in konuyla ilgili en son ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile görüştüğü haberleri yer aldı. Miçotakis'in bu görüşmede söz konusu mutabakatı ABD'nin açıkça 'yasa dışı' olarak görmesi gerektiği talebinde bulunulduğu ifade edildi. Ortada asıl yasa dışı olarak görülmesi gereken maksimalist bir 12 mil planı varken, Türkiye'nin bir başka ülke ile bu konuda bir mutabakat imzalamasına nasıl karşı çıkabildiklerini anlamak mümkün değil.


Yunanistan, Türkiye'yi Akdeniz'de yaklaşık 41 bin kilometrekarelik bir alana hapsetmek istiyordu. Libya ile yapılan anlaşmayla, Güney Kıbrıs ve Atina'nın planları suya düştü.


ULUSLARARASI HUKUK NET
Ege'de Yunanistan kullanımındaki adaların yıllardır adım adım nasıl silahlandırıldığını görüyoruz.
Tüm uluslararası anlaşmalara aykırı şekilde atılan bu adımların elbette bir sonucu olacak.
Ancak Atina'nın Ege'de Türkiye'ye karşı kurmaya çalıştığı hakimiyet planının bir parçası olan silahlandırma ayağı, en başta adalardaki egemenlik hakkını da tehlikeye sokuyor.
Nitekim bu konuda görüşlerine çok güvenilebilecek birçok kişi ve kurum, Yunanistan için aynı tehlikeye dikkat çekiyor.
Bu isimlerden biri de Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı. 1923 Lozan ve 1947 Paris Barış Antlaşmalarına göre silahsızlandırılmış statüde bulunması gereken 23 adada, Yunanistan'ın ancak asayişi temin edebilecek kadar bir müfreze kuvveti bulundurabileceğini söyleyen Yaycı, "Bu kuvvet 100 kişiyi geçerse bir tane makineli tüfek verilebilir. Onun dışında en ufak bir askeri birlik ve silah getirilemez, hiçbir gemi liman ziyareti yapamaz.
Adaların üzerinden askeri uçak geçemez. Bu konu çok önemli ve çok nettir. Şu anda bu adaların silahlandırılması ve askerileştirilmesi egemenlik devir şartını ortadan kaldırır" diyor. Konuyla ilgili yasalar ve uluslararası hukuk bu kadar netken Ege sularındaki bu gereksiz inatlaşmanın sonuçlarının Yunanistan'ın lehine olmayacağı aşikar.
Aksi halde Yunan hükümetlerinin ülke ülke gezip Türkiye'ye yönelik yaptıkları şikayetler de topraklarına kurdurdukları askeri üsler de onları kurtaramayacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.