Geçtiğimiz hafta muhalefet cephesi açısından oldukça hareketli bir haftaydı. İYİ Parti lideri Meral Akşener, ittifakın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun HDP ile açıktan anlaşmasından çok rahatsız oldu. Yıllardır, "HDP'yi PKK'nın yanında konumlandırıyoruz" diyen Akşener'in masadan bir daha kalkma lüksü kalmadığı için bu rahatsızlığı dile getirmek için yeni bir yöntem bulması gerekiyordu.
Yıllardır Kürt siyaseti ile PKK'nın aynı çizgide olmadığını, olmaması gerektiğini savunan muhalif kesim için çok ciddi bir sorun var şu anda. Millet İttifakı içinde yer alan, Türk milliyetçiliğinden gelmiş kesimlerle HDP ile aynı safta bulunuyor. Fotoğrafın ilginçliğini, saçmalığını tarif edecek bir cümle yok!
Bugüne kadar HDP'nin resmen masaya oturmaması için yapmadığı kalmayan Akşener, İYİ Parti ile HDP'nin aynı çatı altında bir araya gelmesi karşısında adeta suspus olmuş durumda.
TEPKİLERİ GÖĞÜSLEMEK
Peki ne oldu da konunun asla dışında kalmaması gereken liste başındaki kişi olan Meral Hanım, sessizliğe büründü dersiniz? Parti tabanının tepkisini göğüslemek neden Yavuz Ağıralioğlu, Koray Aydın gibi isimlere kaldı? Ben işin tam da bu noktasında görünenden çok farklı ilişkiler kurulduğunun kanaatindeyim. Siyaset bu sonuçta... 24 saatin bile çok uzun olduğu, pazarlıklar, işbirlikleri ve ortak çıkarlar söz konusu olunca her yolun mübah sayılabileceği bir alandan bahsediyoruz.
Kameralar önünde söylenenlerle kapalı kapılar ardında yapılanlar arasında hep ciddi farklılıklar yok mu zaten? Arka kapı diplomasisi diye bir şey var siyasette...
Akşener, zaten masadan bir kez kalkarak Millet İttifakı için kriz kaynağı olarak mimlendi. Masaya dönerken de kalktığı güçte değildi zaten. İstifalar ve tepkilerden ürkmüş bir Akşener var artık masada.
Şu şartlarda onun çıkıp HDP ile ilgili çok daha ciddi bir yol ayrımına geldiklerini anlatma ihtimali yok seçmene. Masanın da artık bu tarz oyunbozanlıklara tahammül gösterecek zamanı kalmadı. Seçim kapıda ve hala yan yana durmakta zorlanan bir ittifak var vatandaşın karşısında. Partisi onun siyasi ihtiraslarıyla erimiş durumda.
MİLLİYETÇİLİK DE NEYMİŞ!
Artık partisinin en temel birleşme noktası Türk Milliyetçiliği'ni bile savunamayacak hale geldi. Akşener 'ya nasip' diye iktidar olma umuduyla çıktığı yolda 'hem ağlarım hem giderim' konumuna gelmiş durumda. Dolayısıyla tabanını rahatlatacak, seçmenine yeniden güven verecek isimlerin çıkıp konuşmasına ihtiyacı var Meral Hanım'ın.
Bunun için ise Yavuz Ağıralioğlu, hem hitap kabiliyeti hem de ikna gücü oldukça fazla olan bir isim. Her ne kadar Akşener ile aynı görüşte olmadığı hatta ona rakip gibi görüldüğü için partide dışlandığı izlenimi olsa da şu an Akşener, Ağıralioğlu gibi isimlerin görüşlerini duyurmasında fayda görüyor. Hem parti politikalarının değişmediğine dair tabanı ikna etmek hem de parti adına genel başkan sıfatıyla dile getiremediği tepkinin partinin yetkili isimleri tarafından ortaklara duyurulması için.
ASLINDA GERÇEK GÖRÜŞLERİ
Ülke gündeminin değişme hızı sebebiyle üzerinden günler geçmiş gibi görünse de Ağıralioğlu'nun Meclis kürsüsünden adeta haykırarak dile getirdiği tepki, İYİ Parti tabanının gerçek görüşü. Ve o gün o konuşma istifa ile bitmediyse bunun en önemli nedeni Akşener'in bilgisi dahilinde yapılmış olması olabilir. Bazı kesimler Başkan Erdoğan'la ilgili ortaya atılan diploma iftiralarıyla dikkatleri dağıtmaya uğraşadursun, bu sonu istifa ile bitmeyen konuşma, daha çok konuşulur.