Seçim sonrası gerçeklikleri
Tüm beklenti ve planların ötelenip durduğu bir seçim sürecini daha kazasız, belasız, olabilecek en olaysız şekilde geride bıraktık. Sandıktan 21 yıl sonra bir kez daha Türk halkının Başkan Erdoğan'a duyduğu güven ve istikrar çıktı. Seçim gününün hemen ertesinde ise sandıkta tercihini hangi adaydan yana kullanırsa kullansın herkeste genel bir rahatlama hissi var. Daha birkaç güne kadar sokaklarda hakim olan gergin sakinlik yerini hareketliliğe bıraktı.
Çarşı pazar eski cıvıltılı haline döndü. Sadece ben mi böyle hissediyorum diyordum ama belirsizlik herkesin ortak derdiymiş meğer.
Türkiye tercihini yaptı. Ve şimdi herkes bildiği hayatlarına geri dönme telaşında.
YALANA SARILDILAR
Bu seçimi Başkan Erdoğan açısından çok daha farklı ve zorlu kılan ciddi bir sorunlar yumağı vardı. Ekonomik göstergeler ve deprem felaketinin yarattığı ağır yıkım tablosu sadece Türkiye ölçeğinde değil, hangi ülkede olursa olsun iktidarı sarsabilecek güçlüklerdi. Bu nedenledir ki Batı ülkeleri uzun yıllardır ilk kez Türkiye'de iktidarın bu kez kesinlikle değişeceği yanılgısına kapıldı.
Onların güdümündeki muhalefet partilerinin de arayıp bulamadığı fırsat ayaklarına geldi. Aylarca el ele kol kola Erdoğan düşmanlığı ile saflarına yenilerini katarak yarattıkları yalandan gerçekliğe sarıldılar.
Avrupa ve ABD basını sürekli muhalefet destekçiliği yaparak yeni ve kontrollü bir iktidar yaratma hırsına kapıldı. Sözde diktatör olarak gördükleri Erdoğan'ın değişmesini isterken, bir yandan da Erdoğan'ı seven ve destekleyen milyonları kenetlediler aslında.
Bence seçim öncesi yurt dışı kaynaklı Kemal Kılıçdaroğlu güzellemeleri de mevcut iktidara yapılan saldırılar da Erdoğan'ın yeni dönemine hizmet etti. Herhalde bu kez gereken dersi almışlardır diyorum ama bu temenninin pek gerçek olacağını sanmam.
Gerçi ilk turu Erdoğan önde bitirince ve seçim ikinci tura kalınca hafiften bir vites küçültmüşler hatta bazıları çark etmişti bile ama bir dahaki seçime kadar yine aynı saldırgan moda geçiş yaparlar.
HALA BU HIRS NİYE?
Bir de ilk tur ve pazar günü yapılan ikinci tur sonrasında da olabilecek en çirkin üslupla klavyelerine sarılarak Erdoğan'a oy veren seçmeni küçümseyip zekasına hakaret eden kitle var tabii. Onları unutmamak gerekiyor.
Bir kısmı takdire şayan bir olgunluk göstererek 'ben elimden geleni yaptım' demekle yetinirken, bir kısmı da inadına nefret kusmaya devam ediyorlar ki bence bu ikinci grubun ciddi manada profesyonel desteğe ihtiyaçları var. Seçim bitmiş, kazanan galibiyetini, kaybeden mağlubiyetini kabul edip sindirmişken hala bu hırs, öfke ve üstten bakış niye? 'Senin cahilliğin benim hayatımı etkiliyor' diyerek seçimin sonucunu ya da ülkedeki seçmen potansiyelini değiştirmek mümkün olacak mı sanki? Demem o ki olanı biteni sindirmek ve yaşadığın ülkenin şartlarına bu kadar da isyan etmemek lazım.
Çünkü eğer çekip gitmeyeceksek başka türlü mutlu olabilmenin formülü yok.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.