Toplumun geneline hitap etme umudu olmayan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu ile ikinci turu arasında yaptığı danışman ataması son günlerin sıcak tartışma konularından biri. Kılıçdaroğlu'nun kurduğu 6'lı masa denkleminin bugüne kadar partisi adına yaptığı en başarılı girişim olarak değerlendirilebileceğini daha önce de belirtmiştim. Kemal Bey'in şahsi siyasi hayatında gerçekten bu adımın önemi büyük. Bu denklemin sonu kendisi ve partisi adına olumlu sonuçlar doğurmasa da başlangıç noktasındaki niyet ve bakış açısı son derece yerinde.
SANKİ GİZLİ BİR EL YAPTI
Fakat seçimin iki turu arasındaki yaptıkları o güne kadar aylar boyu yavaş yavaş kat ettiği tüm mesafeyi yok edecek cinsten.
Gizli bir el CHP liderinin aklını ele geçirmiş olsa herhalde kendisine ancak bu kadar marjinal adımlar attırabilirdi. Nitekim tam da seçimlerin iki turu arasında "Kadın ve Aile Politikaları" konusunda çalışmalar yürütmek üzere kendisine Genel Başkan Danışmanı olarak Perinaz Mahpeyker Yaman gibi bir ismi ataması gibi... Kemal Bey'e bu ismi kim önerdi ya da dayattı bilinmez ancak ortada büyük bir skandal var. Böylesine kritik bir seçim döneminde hakkında hiçbir araştırma yapılmamış bir kişinin genel başkan ve bir ittifak bloğunun Cumhurbaşkanı adayının önüne getirilmiş olması öyle hafife alınacak bir hata değil.
Hatta büyük ihtimalle hata bile değil.
Çünkü bu tarz bir girişimin ardında bir kasıt olması çok daha muhtemel. Ayrıca skandalın ortaya çıkma zamanı da kasıtlı olabilir. CHP lideri, partisi içinde giderek alevlenen koltuk savaşında direttikçe hakkında zamanında rafa kaldırılan ne varsa birer birer ortaya atılıyor da olabilir.
HEPSİ İHTİMAL DAHİLİNDE
Sonuçta bahsi geçen parti CHP olunca her şey ihtimal dahilinde. Yoksa neden tam anlamıyla CHP ve Kemal Bey düşmanı olan üstelik bu hissiyatı da yaptığı sosyal medya paylaşımlarıyla sabit olan bir isim yerden yere vurduğu bir lidere danışman yapılsın ki... Atatürk hassasiyetleri ortada olan bir partinin mensuplarına Atatürk düşmanlarının dayatılmasından daha büyük bir akıl tutulması örneği yoktur herhalde. Ve CHP lideri Genel Merkez'de yaptığı bu dayatmayı İzmir özelinde de Kemalizm'i ırkçılıkla bir tutan Yüksel Taşkın'ı milletvekili adayı olarak dayatarak yaptı.
YANLIŞ YOLDAN DOĞRU SONUÇ
İzmir'de bu skandal, seçimi kaybetmesine neden olmadı ama Türkiye genelini İzmir gibi değerlendirmek büyük hata.
Şunu da belirtmekte fayda var İzmir odun aday gösterilse CHP'nin kazanacağı bir kent değil. Bir süredir mevcut siyasi iklim bundan başka bir olanak sunmamış olabilir ama bu bundan sonra da benzer yolun kazandıracağı anlamına gelmez. Önümüzde yerel seçimler var. İzmir konusunda da sıkı pazarlıklar söz konusu olacak. Aynı yöntemler bugüne kadar kazandırdı ama bu bir zorunluluk daha doğrusu seçeneksizliğin getirdiği bir sonuçtu. Dolayısıyla benzer yanılgılarla hareket etmek kale sandıkları İzmir'i de kaybettirebilir.