Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Pile-Yiğitler Yolu Projesi'nin yapımı sırasında Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerleriyle yaşanan gerilimin yankıları sürüyor. Önceki gün Kabine toplantısının ardından Başkan Erdoğan'ın da tepki gösterdiği müdahale ile ilgili dün de Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yaptı.
Kıbrıs Türklerinin tamamen insani amaçlarına hizmet edecek yolun bölgede barışı korumak için bulunan uluslar arası bir kurum tarafından engellenmek istenmesi kınandı. Açıklamada, "Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerlerince, KKTC'nin egemenlik alanındaki topraklarda inşa edilen Pile-Yiğitler yolunu engellemek amacıyla 18 Ağustos'ta gerçekleştirilen fiziki müdahaleyi kabul edilmez buluyor ve şiddetle kınıyoruz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamlarının haklı tepkisini tümüyle destekliyoruz" ifadeleri kullanıldı.
İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM
Kıbrıs'ın ve Kıbrıs Türklerinin Türkiye'deki yeri ayrı. Ülkemiz her zaman Kıbrıs adasında Rumlar ve Türklerin barış içinde yaşadığı iki devletli bir çözümü destekledi. 1974'te Türkiye'nin adaya müdahalesiyle sonuçlanan gerilim ve kanlı eylemlerin bir daha tekrarlanmaması için o günden bu yana her platformda diplomatik çabalarını sürdürüyor. Ancak gösterilen tüm bu iyi niyetli çabalara rağmen KKTC'nin dünya üzerindeki varlığı da adada kendi insanlarının hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik projeleri de uluslar arası kurumlar üzerinden engellenmek isteniyor. Dünyada adaletsizlikleri gidermek ve ülkeler arası sorunlara çözüm üretmek misyonu ile çalışması gereken kurum ve kuruluşlar, ellerinde parasal güç bulunduran çıkar grupları ve bazı ülkelerin deyim yerindeyse şımarıklıklarının esiri olmuş durumda.
'BARIŞ' SADECE ADINDA
KKTC şu anda, Kapalı Maraş gibi dünya standartlarındaki bir turizm merkezinin nimetlerinden yıllarca yararlandırılmamasına benzer bir durumla karşı karşıya. Yol, altyapı gibi yatırımlar medeniyetin gerektirdiği hizmetler olarak görülse de Kıbrıs'ta bu temel hizmetler bile kısıtlanmış durumda. Bir devletin kendi vatandaşlarının insanca medeniyete ulaşma haklarını sağlamak istemesine bile göz konulmak isteniyor. Bunu yaparken de resmen BM Barış Gücü gibi bir kurum kullanılıyor.
Yani dünyada çözümsüzlüklere çözüm, çaresizliklere çare olacak kurumlar üç beş devletin elinde oyuncak olmuş durumda.
Birleşmiş Milletler, NATO gibi oluşumlar günümüz dünyasında artık barışa hizmet etmiyor. Barış sadece isimlerinde kalmış durumda. Yeni dünya düzeninde hakça yerini almak isteyen kim varsa yanlarında destekçisi olması gereken bu kurumları karşısında buluyor. Bu durum hem bu kurumların varoluş amaçlarıyla büyük bir tezat oluşturuyor hem de insanlığın kurumlara olan güvenini sarsıyor.
Kuzey Kıbrıs zaten yıllardır yanı başlarındaki Rumlara sağlanan hiçbir olanaktan, hiçbir ayrıcalıktan yararlanmıyor.
Kıbrıs Türklerine dünya üzerinde haksız bir izolasyon uygulanıyor. Dış dünyadan zorbaca uygulamalarla koparılmaya çalışılan Kıbrıs Türklerinin haklı mücadelelerine bu ülkeler üstü kurumların bile karşı olması acı gerçekten...