14 Mayıs seçimleri öncesinde dönemin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 6'lı masa kurgusu üzerinden Millet İttifakı çatısı altında topladığı muhalefet partilerinin temsilcilerini CHP listelerinden aday göstermesi Türk siyaseti ve muhalefet anlayışı açısından çok çarpıcı bir örnekti. Nitekim bu yanlış hesap ittifakın itici ve birleştirici gücü konumundaki CHP'ye 39 vekil kaybettirdiği gibi seçim yenilgisi sonrasında da bahsi geçen partilerin onca kazanımlarına rağmen beklenen vefayı göstermemeleriyle sonuçlandı.
Oysa CHP olmasaydı, bugün neredeyse hiçbirinin Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında temsil hakkı olmayacaktı.
HİÇ KİMSEYE YARANAMADI
Gösterilen devasa vefasızlık örneğinin sonunda tabiri caizse Kılıçdaroğlu ne İsa'ya ne Musa'ya yaranamamış oldu.
Çünkü buçuk muhalefet partileri kendilerinden beklenmeyecek bir özgüvenle daha seçim yenilgisinin yarattığı büyük şok atlatılmadan, grup kurma çalışmalarına başladılar. Başka partinin logosu altında girdikleri seçimden kazandıkları bonus vekillerle toplanıp gövde gösterisi yapmaya kalkıştılar. Yapılan sadece Kemal Bey ve partisine vefasızlık değildi üstelik. Aynı zamanda büyük bir görgüsüzlüktü.
Sadece onlar değil kendi partilileri de buçukların gereksiz özgüvenine duydukları öfkeyle Kılıçdaroğlu'na cephe aldılar.
Parti içinde Genel Başkanlık koltuğu için tabiri caizse kanlı savaşlar yaşandı. Gerçi savaşın işaret fişeğini atan, parti içi muhalefeti örgütleme girişimlerini ilk başlatan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ortalığı karıştırıp bombayı Özgür Özel'in kucağına bıraktı ama sürecin sonunda sürpriz bir şekilde elindeki bomba Özel'e yaradı.
BEKLENEN DEĞİŞİM DEĞİLDİ
Belki de hayalini bile kurmadığı bir şekilde CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturuverdi kendisi. Ancak çok kısa süre içinde kendisini liderliğe taşıyan 'değişim' anlayışının kamuoyu hatta parti delegeleri tarafından bile çok yanlış anlaşıldığı ortaya çıktı. CHP aynı tas aynı hamamdı, hatta eskisinden bile daha kötüydü. Hele de büyük hayal kırıklığını atlatamayan seçmenin gözünde... Çünkü hem terör örgütünün güdümündeki partiye daha da yaklaşmış hatta öyle kapalı kapılar ardından değil alenen ittifak yapar hale gelmişti. Buna da 'kent uzlaşısı' diyerek sevimli hale getirmeye çalışır vaziyetteydi CHP'nin yeni yönetimi.
AZ ZAMANDA FAZLA HATA
Özgür Özel, kurultay sürecinde 39 vekil koltuğunu küçük ortaklara kaptırmakla suçladığı eski liderini çoktan geçti. Ama bizzat az zamanda çok daha fazla yanlış yaparak... Daha ilk seçiminde iyice bel bağladığı DEM'lilere CHP listelerinden 31 adaylık bağışladı. Bu kişilerden kaçı seçimi kazanabilecek bilinmez ama kazananların çoğunun ilk önce Özel'in kendisini harcayacaklarını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Çünkü biliyorsunuz tarih tekerrürden ibaret. Benzer yanlışlarla farklı sonuçlar alınması da beklenemeyeceğine göre CHP'nin yeni lideri yanlış yapma hızında böyle ısrarcı olmaya devam ederse o koltukta selefi Kılıçdaroğlu kadar da kalamayacağına kesin gözüyle bakılabilir.