Dünyanın gözleri önünde Gazze'de aylardır süren İsrail vahşeti, tüm uluslararası tepkilere rağmen hız kesmedi. İsrail lideri Netanyahu'nun bir adım bile geri atmadığı ortada. Ona destek verip silah tedarik ederken, kendi ülkelerinde masum Filistinlilerin katledilmesine karşı sesini yükselten insanlığı şiddetle bastırmaya çalışan devlet ve hükümet başkanları ile sınanıyor bugünlerde dünyamız. İsimleri, insan hakları ve özgürlükler ile birlikte anılan birçok ülkede insanlık vicdanını temsil eden eylemler düzenleniyor. Bunların başında ise 'Özgürlükler Ülkesi' Amerika Birleşik Devletleri geliyor.
EN TEMEL 'YAŞAM HAKKI'
Üniversiteler ayaklanmış öğrenci ve akademisyenler Gazze halkının en temel hakkı olan 'yaşamı' savunurken ABD Başkanı Joe Biden'ın İsrail'e desteği 'sözde şartlı' olarak aynen devam ediyor.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, katliamların başladığı 7 Ekim'den bu yana Orta Doğu'da tur üstüne tur atarak sözüm ona ülkesinin çıkarlarını savunacak işbirlikleri kurmaya çalışıyor. Tepeden tarzıyla ülkesinin çıkarlarını, başka ülkelere dayatıyor. Bölgeyi ülkesinin kontrolünde olan bir kaos ortamında tutmak için küçük ama etkili çalışmalar yürütüyor.
Ancak bu süreçte insanlık vicdanı da boş durmuyor. Herkesin yakından takip ettiği müzik ve sinema dünyasının ünlü isimlerinin katıldığı kırmızı halılı törenlerden tutun da, üniversite kürsülerine, meydanlara taşıp giden bireysel ve kitlesel eylemler gün geçtikçe artıyor. Artık insanlar, yaşadıkları ülkenin resmi ideolojisiyle, dış politikasının gerektirdikleri ile ilgilenmiyor.
Yaptığının şiddetle karşılanacağını da önemsemiyor. Ülkelerinden kilometrelerce uzakta yaşanan büyük bir insanlık dramı, millet, devlet, mesafe kısaca hiçbir ayrım yapmadan kocaman bir insanlığı tek bir amaç için birleştirmiş durumda.
KİRLİ PLAN YİNE İŞLİYOR
Bütün bunlar olurken İsrail'in binlerce Filistinlinin son sığınağı konumunda olan Refah'ı ele geçirme planı tıkır tıkır işliyor.
Üstelik en baştan beri katliamlarına bahane etmek için kullandığı Hamas, önceki gün tüm ateşkes şartlarını kabul etmesine rağmen. Her gün birçok değişimin yaşandığı dünyamızda bazı şeyler ise hiç değişmiyor. Bunların başında ise İsrail aklının esiri olmuş durumdaki ABD politikaları geliyor. İsrail'in yayılmacı planı ve Filistinlilerin buna canlarına pahasına direnmesi de değişmeyenler sıralamasının ilk başında öylece duruyor. İsrail, tüm dünyaya kendini terör saldırılarına maruz kaldığı yalanıyla savunurken, bu yalana inanan devlet sayısı da pek değişmiyor mesela. Türkiye'nin en başından beri net bir duruş sergilediği Gazze konusunda aynen Başkan Erdoğan'ın da Kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada ifade ettiği gibi Batılı devletlerin de net bir tavır belirlemesi şart. Yoksa böyle kameralar önünde katliamları yalandan kınayıp, İsrail yanlısı politikalara devam eden devletleri artık dünya kaldıramayacak gibi görünüyor. Ben üniversite öğrencilerinin başlattığı Filistin duyarlılığının sonunun bizi çok daha iyi bir geleceğe götüreceğine inanıyorum.