İsrail, Refah'ı vurdu önceki gece. Oysa katliamlara başladığı 7 Ekim'den bu yana, yani aylardır Gazze'den çıkarmak istediği Filistinlileri 'güvenli bölgeye gidin' diyerek Mısır sınırındaki Refah'a göndermeye çalışıyordu. Sınır kapısından insani yardımların girişine izin vermezken oraya yolladığı, sıkıştırdığı sivillerden adeta bir toplama kampı yapmıştı. Vatanlarını, topraklarını korumak isteyen, ayrılmak istemeyen herkese terörist gözüyle bakan bir terör devletinden söz ediyoruz.
Aylardır masum insanların özellikle de çocukların üzerine bomba yağdıran bir zihniyetten bahsediyoruz.
BUNUN BİR SINIRI OLMALI
Bütün insanlık karşısında durmasına rağmen katliamların dozajı giderek artıyor.
Üniversiteler, meydanlar protesto gösterileriyle yıkılıyor ancak bir taraftan da Filistin diyen herkese marjinal bir kesime mensupmuş gibi bakılmaya, muamele edilmeye devam ediyor. Bu nasıl bir dünya düzeni anlamak zor. İnsan böyle bir duyarlılık seviyesi olabildiğine bile inanmak istemiyor. Güçlünün haklılığının bir sınırı, bir sonu yok mu?
Benim son günlerde en çok düşündüğüm konulardan biri bu. Gücünü haklı mücadelesinden alan Filistinlilerin bütün insanlığın duyduğu çığlığı bir tek paradan, silahtan dolayısıyla savaştan güç alanlar duymuyor.
ÜLKE SAYISI 150'YE ULAŞTI
İsrail'in bugüne kadarki en acımasız saldırılarına maruz kalan Filistinliler şu geçen 7 aylık sürede dünya halkları için o kadar görünür hale geldiler ki daha düne kadar aralarında Türkiye'nin de bulunduğu birkaç ülke dışında resmi olarak devlet olarak bile tanınmayan Filistin Devleti bugün dünya üzerindeki 150 ülke tarafından resmen tanınıyor. Bu ülkelere her geçen gün de yenileri ekleniyor. Hani her şerde bir hayır vardır derler ya atalarımız.
Sanırım burada da masum insanlar karşı koyamadıkları katliama uğrayarak kanlarıyla varoluş mücadeleleri için dünyayı adım adım arkalarına alıyorlar. Bu 100 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş savaşı verdiği, tüm dünyaya kafa tuttuğu topyekün bir mücadele değil elbette.
Zaten öyle savaşlar yok artık dünya üstünde. Çağımızda artık savaşlar zihinler ve anlayışlar üzerinden yapılıyor.
KABUL ETMEK GEREKİYOR
Ama açlığa, susuzluğa rağmen topraklarında kalmak için direnmek de bir tür savaş, bunu kabul etmek gerekiyor.
Ve Gazze'den başlayan o direniş, Filistin Devleti'ni yavaş yavaş tüm dünyanın tanıdığı bir sürece evriliyor. BM bile tanımazken 150 ülkenin tanıması hiç de küçümsenecek bir şey değil. Bu tarz süreçler kar topu misali bir noktadan sonra önü alınamayacak kadar hızla ilerler.
Tarihte bunun birçok örneği bulunuyor.
Çünkü şu anda İsrail'in karşısında koca bir insanlık var. O yüzden 3-5 güçlü devletin Netanyahu'nun katliamlarına sahip çıkması göründüğü kadar önemli olmayabilir bir noktadan sonra. Bir bakmışsınız koca bir dünyanın karşısında yapayalnız bir İsrail kalmış. Bence mümkün... Yeter ki bizler, bireysel olarak nasıl bir dünya düzeni istediğimizi iyice kavrayıp ona göre hareket edelim...