Kurban Bayramı tatilinin 9 güne çıkarılması bu süreyi memleketlerinde geçirmek isteyenler kadar kısa yurt dışı tatili yapmak isteyenlere de yaradı.
Ben bayramların aile büyükleri ile geçirilmesinden yanayım ancak tabi herkesin bu konudaki görüşüne saygı duymak lazım.
YUNAN ADALARI MODASI
Biliyorsunuz bu yıl Yunan adalarına kapıda vize uygulaması başladı. Yaz başından bu yana uygulanan kapıda vize olanağı sayesinde Yunan adaları acayip bir ivme yakaladı. Yeşil pasaportu olanlar için zaten önemli tatil rotalarından biri olan adalar kapıda vize sayesinde resmen bayram bereketi yaşıyor. Yeme-içme ve konaklamanın kur farkına rağmen çok daha makul seviyelerde olduğu adalar, Türklerin en fazla rağbet gösterdiği alternatiflerden biri olmuş durumda. Bu gidişle bizdeki tatil merkezlerinin yerini almaları içten bile değil. Çünkü bizde ünlü tatil merkezlerinin özellikle bayram tatillerinde yanlarından bile geçmek mümkün değil. Hem kapasite ve yoğunluk en önemlisi de ücret tarifeleri açısından...
Buna rağmen yine de çok kalabalık manzaralar geliyor oralardan da ama önümüzdeki yıllarda bu görüntünün giderek değişeceğini düşünüyorum ben.
KAZIKLAMAK ÜZERİNE
Çünkü bizdeki turizmcilerin de esnafın da çok ciddi dersler almaları gerekiyor bu Yunan adaları modasından. Burada ülkemizin turizm politikasını eleştirdiğim sanılmasın.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da, uygulanan turizm politikasının da bir sorunu olduğunu söylemek mümkün değil.
Ülkemiz özellikle yaz turizmi açısından cennet gibi olanaklara, doğaya sahip bir coğrafya. Ama gelin görün ki Türk insanı olarak bu potansiyelimizi yerli yabancı her türlü turisti kazıklamak için kullanıyoruz.
Bazıları bunda da suçu devlete atmayı konforlu buluyor ama yasaları, denetimleri dolayısıyla devleti suçlamanın alemi yok. Çünkü sorun onlarda değil bizde. Yoksa devletin her otele, restoran ve kafeye ya da büfeye denetmen koyacak hali yok. Elbette denetimler yapılıyor ama her alışverişe bir devlet görevlisi eşlik edemez sonuçta. Devlet olanakları da bir yere kadar yani...
BU GİDİŞAT İYİ DEĞİL
Hizmet sektörünün son derece gelişmiş olması, kur farkı nedeniyle yabancı turistler için çok uygun tatil fırsatları sunması, deniz-kum-güneş üçlüsünün en güzel yaşandığı lokasyonlardan biri olması ve elbette bakanlığın ülkemizi cazip hale getiren tüm uygulamaları bir yana, önceliği turist kazıklamak olan esnaf ve turizmciler diğer yana. İşte her gün medyada da sosyal medyada da bin türlü örneğini görüyoruz. Yerli turistleri bırakın yabancı misafirleri bile isyan ettiren tarifeler var restoranlarımızda. Fahiş ücretlerin yansıtıldığı fişler, faturalar havalarda uçuşuyor resmen. Evet işletmelerin girdi maliyetleri hem ülkedeki hem de dünyadaki ekonomik iklim nedeniyle arttı kabul ediyorum ama bu kadar da değil. Esnafımızın, turizmcimizin freni patlamış gibi yokuş aşağı bir gidişatı var. Nereye kadar bu şekilde devam eder bilmiyorum ama günümüzde sosyal medya sayesinde bu tarz olaylara tepkilerin anında yayıldığını unutmamak gerekiyor. O nedenle artık toparlanmaları gerekiyor. Toparlanmaları için de illa turizm potansiyelimizi kaybetmemiz gerekmesin. Bu bindiği dalı kesme modundan acilen çıkmaları, hem kendileri hem de ülkemiz turizmi açısından kaçınılmaz.