Çiftçi eylemleri sonrası tarım ülkesi Türkiye'nin yıllar içinde nasıl tarıma elverişsiz hale getirildiği ile ilgili bir yazı yazmıştım. Bu eylemlerin tarım politikalarındaki eksik ve yanlışların yanı sıra birçok başka nedeni olduğunu da anlatmaya çalışmıştım yazımda.
SORUMLU TEK DEĞİL
Eylemler sonrası birçok gazete ve televizyonda, internet sitelerinde bu tepkisel hareketlerin gerçek nedenlerini irdeleyen haberler yapıldı. Pek çoğunda ise tarladan markete uzanan zincirin son halkaları üzerinde duruldu. Aracılar, nakliyeciler, hal esnafı ve toplu alım yapan büyük işletmelerin oluşturduğu tekel derken üreticilerin zarar etmesine neden olan birçok sorumlu gösterildi. Ama bana göre çoğu eksikti. Ülkede tarımın bu hale gelmesinde bu saydığımız zincirin son halkalarının etkisi sandığımız kadar büyük değil aslında.
Çünkü asıl sorun ve dikkate alınması gereken nokta üretimin en başında yer alan zincirde. Ülkede tarım politikası üretenlerin asıl dikkat çekmeleri ve üzerinde durmaları gereken nokta zincirin başı.
ASIL SORUN ÜRETİMDE
Evet aracılar, zincir marketler, nakliyeciler de şu an birçok gıda maddesini üreticinin kazandığından çok daha yüksek fiyatlara alıyor olmamızın temel nedenlerinden ama esas sorun üretimin çok azalması. Yapılan az miktarda üretimde de yanlış ürünlerin tercih edilmesi.
Burada kilit nokta gıda arzına yönelik ya da stratejik diye nitelendirebileceğimiz ürünlere yönelik doğru üretim politikalarının belirlenebilmesinde. Kaldı ki belirlense bile bu ürünleri üretecek çiftçi sayısının gün geçtikçe azalması en büyük sorunlardan.
Önceki yazımda da belirtmiştim.
Kırsal bölgelerde yaşayan nüfus yıllar içinde o kadar düştü ki bugün köylerde tarım ve hayvancılıkla uğraşan vatandaş sayısı hem çok az hem de çok yaşlı. Biz yükseköğretime yönelmeyen gençlerimizi köylerde tutamayıp, bir şekilde şehir istihdamına katmaya devam ettiğimiz sürece bu sorun giderek büyüyecek. Bir kere bu konuda kesinlikle bir şeyler yapılması lazım.
TERSİNE GÖÇ HAREKETİ
Şimdilerde pandemiyle birlikte kırsal bölgelere muazzam bir göç başladı. Deprem riski, kalabalık, trafik ve ekonomik koşullar gibi birçok nedenden dolayı insanlar daha küçük yerleşim yerlerine tercih ediyor artık. Ama bunun da çok başka bir handikabı var bana göre. Çünkü bu nitelikli bir göç hareketi değil. Mutlaka bu göç edenler arasında memleketlerine dönenler de vardır ama bugün köylerimize akın edenlerin çoğu zaten şehir istihdamına da dahil olmayan yaşlı ve emekli kesim. Yani sadece evinin bahçesinde kendi tüketeceği domates biberi yetiştirecek kişilerin de kırsal üretime herhangi bir katkısı yok. O nedenle ilk olarak köylerdeki tarımsal istihdamı artırma çalışmalarına ağırlık verilmesi gerekiyor. Çünkü bu adım, arz-talep dengesini oluşturabilmenin de ilk ayağı olacak aşama. Üretimi yapılacak ürünler konusunda hem bakanlık çatısı altında doğru yönlendirme yapacak birimlere hem de stratejik ve coğrafi olarak uygun ürün belirlenmesini sağlayacak ekiplere ihtiyaç var. Ve tabii ki teşvik sisteminin öyle 2 yıl geriden değil, doğru ve etkili şekilde işlediği bir mekanizma kurulduğunda, zaten giderek daralan tarım alanlarımızı da giderek azalan çiftçilerimizi de koruyabiliriz. Evet biliyorum bütün bunlar için kat edilmesi gereken çok yol var ama başlamanın da bitirmenin yarısı olduğunu unutmamak gerekiyor.