Terörle sınanmak kaderimiz olmasın
Türkiye'nin yıllardır ilerlemesinin, atılım yapmasının, ekonomik anlamda dünya ile yarışır seviyeye gelmesinin önündeki en büyük engel terör. Terör yüzünden ülkenin yarısında eğitim, sağlık, güvenlik hizmetleri son döneme kadar hep aksadı. Doğu ve Güneydoğu illerinde yatırım yapılamadı, orada yaşayan insanları gerekli istihdam yaratılamadı. Doğal kaynaklar yeterince kullanılamadı hatta bu kaynakların varlığına ulaşmamız bile mümkün olamadı.
Yıllarca batısında gerçekleşen tüm atılım hamlelerine rağmen Türkiye hep bir yakasından aşağı çekildi terör yüzünden.
Ülkenin milli serveti vatandaşa hizmette kullanılabilecekken terörle mücadeleye, terör yüzünden yıkılanları yeniden ayağa kaldırmak için harcandı.
PARALEL YAPI İFŞA OLDU
Yıllarca terörü bahane ederek, siyaseti teröristlerle iş tutarak yapanlar da işlerini yürütmeyi başardı bu arada. Ne zaman ülkenin içinde, devletin en kılcal damarlarına kadar sızan paralel yapılanmalar ifşa oldu işte o günden sonra her şey tersine dönmeye başladı yavaş yavaş. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milli kodlarına dönerken terörle mücadelede de konsept değişti.
Bu işin sıradan erlerle değil profesyonel birliklerle yapılabilmesinin önü açıldı.
SANCILARI HEP YAŞANDI
Tabiki bu değişim dönüşüm süreci böyle anlattığımız gibi hızlı ve kolay olmadı. Sancılarını millet de devlet de yaşadı. Yıllardır siyaseti terör baronlarına hizmet için yapan bir grup siyasetçi ilk kez terörsüz siyaset zeminine çekecek ezber bozan bir hamleyle karşı karşıya kaldı geçtiğimiz günlerde MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısıyla. Hem siyasette temsil ettiği milliyetçi kimlik itibariyle hem de Cumhur İttifakı'nın ayrılmaz bir bileşeni olarak MHP liderinin çağrısı çok başka tartışmalara konu edildi. Bahçeli, terörle silahsız bir mücadele şeklinin olamayacağını kesin bir dille vurgularken, konuşma anlaşma zemininin sadece ve sadece silahsız olabileceğinin de altını çizerek PKK elebaşının DEM Parti Grubu'nda Meclis kürsüsünden örgütü lağvetmek için çağrı yapılabileceğini dile getirdi.
BAŞKASI SÖYLESE OLMAZDI
Açıkçası Türkiye'nin önümüzdeki dönemde terörden tamamen arındırılması için daha somut adımlar atılacağına ilişkin son dönemde emareler görmüştük. Ama pek çoğumuz bu kadarını beklemiyordu.
Şahsen ben hala kulaklarıma inanabilmiş değilim. Ayrıca terör örgütü elebaşının bırakın Meclis kürsüsünde görmeyi Meclis'in kapısından geçmesi fikri bile şu anda benim sindirebileceğim bir şey değil. Ancak şöyle bir gerçek var ve kabul etmek gerekiyor ki başka birinin ağzından bunları duymanın böyle bir etki yaratması mümkün değildi. Ve Bahçeli tecrübeli bir siyasetçi, Türk siyasetinin önemli virajlarında kritik görevler üstlenmiş bir isim olarak bunu çok iyi biliyordu. Türkiye yine o kritik virajlarından birine girmişken üzerindeki tarihi sorumluluğu yerine getirdi.
Ankara'da savunma sanayimizin gözbebeği TUSAŞ'a düzenlenen hain terör saldırısının Bahçeli'nin bu sıradışı çıkışının hemen ardından gerçekleşmesi manidar görünüyor olabilir. Ancak bu iki olayı öyle iki günde birbiriyle bağdaştırmak doğru ve sağlıklı değil. Hele hele Bahçeli'nin sözlerinin yurt içinde terörün yeniden hortlamasına neden olduğunu iddia etmek hem büyük haksızlık hem de düpedüz kötü niyetlilik olur. Terörle sınanmak ne bizim ne de başka bir ülkenin kaderi olmamalı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.