Ebeveyn olmak her zaman zordu da sanki bu dönemde çok daha zor. Temiz, vicdanlı, dürüst, ailesine, ülkesine bağlı bir nesil yetiştirmenin önündeki engel sayısı bizim çocukluğumuza göre artık çok daha fazla.
KULLANIŞLI OYUNCAKLAR
Zaten savaşlarla sınanan bir coğrafyada dünyaya gelen çocuklarımız bir de dijital dünyanın elinde kullanışlı birer oyuncağa dönüştürülmek isteniyor. Anne babalar olarak birçok şeye temkinli yaklaşarak arka planda olup bitene dikkat kesilebiliyoruz ama aynı dikkati çocuklarımızdan beklemek imkansız. Çünkü bu çocuklar dijital dünyanın tam ortasına doğdular. Artık 2 yaşındaki bebekler bile akıllı telefonların nasıl kullanılabildiğini biliyor. Teknoloji çağının nesillerini teknolojiden soyutlamak diye bir düşünce o nedenle çok zor.
SIKIŞMIŞLIK HİSSİ HAKİM
Sokakların da eskisi kadar güvenli olmadığına dair örneklere şahit olduğumuz için ben dahil birçok ebeveyn büyük bir sıkışmışlık hissine kapılıyorlar. Ancak dijital ortamdaki tehlike çok daha büyük ve bilinmezliklerle dolu. Yeri geldiğinde kendimizi basit dolandırıcılıklardan bile yeterince koruyamadığımız ortadayken, bizim çok daha yabancı olduğumuz sadece çocuk ve gençlere yönelik platformlarda ne tür tehlikelere maruz kalınabileceğini benim neslimin kestirmesi zor. Bütün bu bilinmezlikler ve tehlikelerle bezeli bir alemde evlatlarımızı, ülkenin gelecek nesillerini sadece bireysel tedbirlerle nasıl koruyacağız peki? İşte bu soru artık bilinçli her ailenin en önemli gündem maddelerinden biri olmuş durumda.
YASAKÇILIK BÖYLE OLMAZ
Devletin sanal dünyanın dijital ortamda başlayıp gerçeğe dönüşen tehlikeleri erken tespit etme olanaklarını zaman zaman etkin bir şekilde görüyoruz. Daha dün sabah çocuklar için tehlike oluşturduğu tespit edilen pek çok siteye erişim engeli getirildiğine dair haberler vardı ajanslarda. Ancak burada devletin bu konudaki yetkisini kullanması bazı çevreler tarafından maalesef 'yasakçılık' olarak yorumlanıyor. Sosyal medya platformlarında direkt hükümet karşıtı propaganda malzemesi haline getiriliyor bu hassas konu. Oysa devlet eliyle yasakçılık böyle bir şey değil... Mesela Çin hatta daha da uç bir örnek olan Kuzey Kore gerçek anlamda devlet eliyle yasakçılığın en bilindik adresleri. Sadece oralardaki insanların dış dünyadan soyutlanma boyutlarına bakarak bile bizdekinin devlet eliyle yapılmış bir yasakçılık olmadığını anlayabiliriz halbuki. Biz Türk milleti enteresan bir kafa yapısına sahibiz. Hem sokaklarda ve dijital ortamda suç ve suça teşvik eden uygulamalara izin verilmemesini istiyoruz. Hem de bu konuda yasalar çerçevesinde devletin attığı adımları, aldığı tedbirleri hükümetin yasakçı politikası olarak yorumluyoruz. Lafa gelince de yasaların herkese eşit yaklaşım olanağı sunmasını, her vatandaşı insan ve yaşam hakkı gözetilerek korumasını bekliyoruz. O halde neden çocuklarımızı sapkınlıklardan koruyacak düzenleme ve uygulamalara şaşı bakıyoruz anlamak mümkün değil.