• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ALİ KOCATEPE

Hayatımın iki kadını

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Ocak 2015, 18:06
Bir "16 Ocak"ta beni bu dünyaya armağan eden kadını kaybetmiştim. Bir "19 Ocak"ta da bana bu dünyada güzellikleri armağan eden kadın dünyaya gelmişti. Bugün hayatımın merkezinde yer alan bu iki kadını anlatacağım size. Birini ölüm yıldönümü, diğerini doğum günü vesilesiyle...
***
16 Ocak 1985 annemi kaybettiğim gün. Cuma günü 30 yıl oldu bu dünyadan göçeli. Gülsüm annem 1909 Girit Kandiya doğumluydu ve 1924 yılındaki büyük mübadelede ailesiyle Girit'ten İzmir'e göç etmişlerdi. Babamla İzmir'de tanıştılar, evlendiler ve ben dünyaya geldim. Hayatının en önemli varlığı olduğumu bana hep hissettirdi annem. Bana dolu dolu sevgi verdi ve dualarını hiç esirgemedi. Kendi işimi kurup İzmir'den İstanbul'a taşınmam onu çok üzmüştü ama kendi geleceğimi ideallerimi düşünmek durumundaydım ve kararımdan hiç pişman olmadım.
O İzmir'de kaldı. Evini bırakmadı. Hayatta çok istediği iki şey vardı. Biri Girit'te doğduğu evini bir kez daha görebilmek, diğeri bir kız torun sahibi olmak. İlkini 1977'de gerçekleştirdim. Onu Kandiya'ya götürdüm. Oturdukları evi buldum. İkinci dünya savaşında harabeye dönmüş hiç onarılmamıştı. Ne güzel bir çiftlikmiş. Fotoğraflarını çektim. Anılarının canlanmasına aracı oldum. Çok mutlu oldu...
Diğer isteği olan kız torununu ise hiç göremedi. Ölümünden 5 yıl sonra İlkyaz'ı doğuran Aysun'la tanıştığında rahatsızdı. Demans diyordu doktorlar hastalığına. Unutkanlık, zamanı karıştırmak, bazen çevresindekileri tanıyamamak gibi sıkıntıları vardı. Aysun'la annemi İzmir'de tanıştırdığımda ağzından şu sözler çıkmıştı: "Omorfi kopelamu- güzel kızım". Gülsüm annemi 1985'in 16 Ocak'ında kaybettik. Biz ise 25 Mart'ta evlendik. Aysun'la evliliğimizi göremedi. Yıllar sonra dünyaya gelen, çok istediği kız torununu da. Ama O'nun İbir yerlerden imbat olup estiğine, İlkyaz'ı kucaklayıp, kokladığına eminim.
Yaz geceleri İzmir'in kokulu beyaz yasemininden bir avuç toplar yastığıma bırakırdı. O beyaz yasemini İstanbul'da saksıda yetiştirdim. Onun yaptığı gibi ben de yaz geceleri bir avuç yasemin toplayıp Aysun'un yastığına bırakıyorum...
***
Hayatımın ikinci kadınının yarın doğum günü. Birlikteliğimiz 30 yılı buldu. 13 Temmuz 1984'te tanışmış, 18 Aralık 1984'te nişanlanmış, 25 Mart 1985'te evlenmiştik. Çok genç yaşında hayatıma giren Oğlak burcunun bu güzel kadını hem sevgilim, hem yoldaşım, hem kızımın anası, hem sevinçlerimin ve dertlerimin ortağı hem de meslek hayatımın ortağı oldu. Neredeyse 24 saati birlikte geçiren bir çift için hayat daha da zorlaşır. Ama ben o zorlukların sevgi, anlayış ve saygı çerçevesi içinde aşılabileceğini gördüm ve yaşıyorum.
Aysun hem eşim, hem evladım, hem annem, hem de iş ortağım rollerinde ve hayatımın merkezinde beni 30 yıldır taçlandırıyor. Mutlulukları paylaştığımız kadar sıkıntıları da birlikte göğüslüyoruz...
İyi ki doğdun Aysun'um.
Helen Rowland'ın sözünü kitabımda senin için kullanmıştım. Bir kez daha buraya not düşeyim:
"Sevdiği kadın ve sevdiği işi bulan bir erkek, yeryüzünde cenneti bulmuş demektir."
Bu satırları paylaşanlar için bir de tavsiyem olsun:
"Sevdiğiniz kadını anlamaya çalışın. Bazan çok zorlanabilirsiniz ama gerçekten seviyorsanız çabanıza değer. Zaten o da sizi anlamaya çalışıyorsa işiniz kolaylaşacaktır. Ömür boyu süren arkadaşlıklar da karşılıklı emek vererek sürdürülebilmiştir."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.