Hani, 'taşı gediğine koymak' diye bir laf vardır ya... Bana göre 25'inci Uluslararası İzmir Festivali'nin açılışı için bu söz cuk oturuyor işte... Organizasyonun açılış programını akıl edenlerin beynine, yüreğine sağlık.
Önceki gece, dünyanın parmakla gösterilecek orkestralarından 'Philharmonia Orchestra' ve ünlü piyanistimiz Gülsin Onay, anlı şanlı Türk Beşleri'nden Ulvi Cemal Erkin'in Piyano Konçertosu'yla izleyiciyi selamlayarak taşı gediğine koydu.
Türk Beşleri'ne dil uzatmayı kehanet yumurtlamak sanan ve 'Türk leşleri' gibi edepsiz bir yakıştırmayı zeka ölçüsü sayan ukalalara en güzel yanıtı sahnede verdiler.
Festivali düzenleyen İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (İKSEV) Başkanı Filiz Eczacıbaşı Sarper'i, seçicilikteki inceliğinden dolayı ayrıca kutluyorum.
***
Son zamanlarda, Cumhuriyet'le birlikte müziğimizin evrensel bir kimlik kazanmasında emeği geçenlere kara çalan, onların gayretlerini kültürümüzle zıtlaşmak gibi algılayan çarpık bir zihniyet belirdi.
Oysa modernleşmeyi kendi köklerimiz üzerinde yeni filizlerin açmasında gören büyük Atatürk; dil, tarih ve kültürümüzün araştırılmasını, saklı kalan yönlerinin ortaya çıkarılmasını teşvik etmiştir. Bunu yaparken, sanatımızın dış dünyada da beğeniyle karşılanacak bir norma sokulmasını istemiştir. Batı'nın birikim ve tekniklerinden yararlanmak, hatta ihtiyacımız olan eğitmen kadrolarının yetişmesini sağlamak amacıyla konservatuvarların kurulmasına öncülük etmiştir. Birçok sanatçımızın Avrupa'ya gitmesini, edinecekleri bilgiyle ulusal kültürümüzü yüceltmelerini öngörmüştür.
***
Bu sayede Cemal Reşit Rey, Ahmed Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferit Alnar, Necil Kazım Akses gibi 'Türk Beşleri' unvanıyla tarihe geçen o büyük besteciler yetişmiştir. Henüz çocuk yaşta olağanüstü yetenekleri keşfedilen ve aldıkları Avrupa eğitimi sayesinde Türkiye'nin adını dünyaya duyuran İdil Biret'ler, Suna Kan'lar, yine Atatürk'ün sanatta çağı yakalama uğraşlarının yarattığı değerlerdir.
İşte onlarla aynı ruhtan beslenen, dünya çapındaki piyanistimiz Gülsin Onay, 'kariyerimin en üst noktası' dediği etkinlikte Ulvi Cemal Erkin'in Piyano Konçertosu'nu çaldı. Hem de dünyanın en büyük orkestralarından birinin eşliğinde ve Türk Beşleri'nden bir başka büyük bestecimizin adı verilen Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi'nde...
***
Konser öncesinde, Alsancak'taki Müziksev'in bahçesinde sanatçılar onuruna verilen öğle yemeğinde bir araya geldiğimiz Philharmonia Orchestrası'nın Finlandiyalı şefi Esa-Pekka Salonen'i dinlemeliydiniz.
Erkin'in Piyano Konçertosu'nun kendisini nasıl heyecanlandırdığını, hayrete düşürdüğünü, çalışma döneminde kendi yaratıcılığını bile geliştirme imkanı bulduğunu anlattı. Üstelik böylesi Avrupai Türk eserlerinin profesyonelce basılmış partisyonlarının eksikliğinden de şikayet etti, iyi mi? Akıllarınca üstün değerlerimizin 'leşini' çıkarmaya yeltenen çok bilmişlere duyurulur!
Akşamki konserde ise Gülsin Onay ve orkestranın performansı muhteşemdi. Alkışların kesilmediği gecede üst üste 'bis' yapıldı. İzmir'in adına yakışır güzellikte bir açılışla başlayan festivalin programı çok zengin. Gösteriler sizi bekliyor, kaçırmayın.