• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
’Romeo ve Juliet’in kuklaları büyüleyiciydi BÜLENT GÜRLÜK

'Romeo ve Juliet'in kuklaları büyüleyiciydi

bulent.gurluk@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18 Mart 2013, 17:16
Shakespeare'in ünlü oyunu 'Romeo ve Juliet', yazıldığı günden bu yana hangi sanatın esin kaynağı olmadı ki? Can düşmanı Capulet ve Montague ailesinden iki gencin aşkıyla başlayan trajediyi bilmeyeniniz yoktur. Baskı, ahlak düzeni ve düşmanlığa boyun eğmeyen Romeo ve Juliet sonunda ölür ama onları mezara giderken bile ayırmayan aşkları, isimlerini ölümsüzleştirir.
İnsanoğlunu yüzyıllardır en çok etkileyen 'Romeo Juliet' edebiyat kulvarına sığmayıp, tiyatronun yanı sıra sinema, opera ve baleye de ilham vermiştir.
***
Ben eseri oyun, film, opera ve bale olarak izleme fırsatı bulan şanslı sanat severlerdenim. Yıllarca önce İzmir Operası'nın sahnelediği oyunda, Juliet rolünde hayranlıkla izlediğim solistle bir gün evleneceğimi bilemezdim tabii...
Sonra, yine İzmir Operası'nın sahneye taşıdığı Romeo ve Juliet'in balesini de kaçırmamıştım. Prokofiev'in bestelediği eserde, duyguların dansın diline dökülüşü gayet zevkliydi.
Ama en çarpıcı 'Romeo Juliet' rejisini, geçen sezon İzmir Devlet Tiyatrosu'nda Malcolm Keith Kay'in yorumuyla izlemiştim. O zaman yazdığım gibi, Malcolm bilindik tüm sahne kalıplarını yıkan, Juliet'i kafesin içinde oynatan bir yönetmenliğe imza atmıştı.
***
Geçtiğimiz hafta ise ölümsüz kahramanlarımız, Alman topululuk 'Theater Waidspeicher'in kuklalarıyla karşımıza çıktı. Bale suitini besteleyen Sergei Prokofiev'in müziğiyle uyarlanan kukla tiyatrosu, festival kapsamında İzmir Sanat'taydı.
Juliet'in hem kukla hem de ekibin oyuncusu Anna Fülle tarafından 'çift kişilik'le canlandırılması sayesinde, oyunun dramatik dokusunu oya gibi işleyen etkileyici sahnelere imza atılmış.
Juliet'in kendi kuklasını izlerken, Romeo'ya duyduğu sevgi ve çaresizliğin yüzüne yansıması olağanüstü bir illüzyon yaratıyor.
***
Yine bu destansı aşkın karşı karşıya getirdiği Mercutio ve Tybalt'ın, suçluluk duygularıyla yere serilen Juliet'in üzerinde düello etmeleri tüm salonun nefesini kesti. İki kuklanın kendi bedeninde öldüresiye bir kavgaya tutuşması ve buna engel olamayan genç kızın acıyla kıvranışı, tüylerimizi dikeltecek kadar dokunaklıydı. Aşkın, tüm baskıların söndüremeyeceği bir aleve dönüşmesi, kuklanın dünyasında bu kadar çarpıcı karelerle aktarılabilirdi.
Oyunculuğuyla parmak ısırtan Anna Fulle'nin kuklalarla kurduğu diyalog, hepimizi oyunun bir parçası haline getirdi. Mükemmel bir tasarım ve oynatıcılık yeteneğiyle sahneye gelen ipli ve sopalı kuklaların yarattığı çekime kapılmamak mümkün değildi.
Romeo ve Juliet'in sevişme sahnesini, izleyicilerin hayal gücünü kışkırtacak bir gizemle 'çarşaf altında' verme düşüncesine de şapka çıkardım.
***
İzmir Uluslararası Kukla Günleri Direktörü Selçuk Dinçer, gösteri öncesinde yetişkinler için hazırlanan bu oyuna çocukların da getirilmesinden şikayetçiydi. Ama gösteriyi soluksuz izleyen ve oyun sonunda herkes dağılırken sahne önünde kuklaları taklit etmeye çalışan çocukların ilgisi Dinçer'e en güzel yanıtı verdi.
Oyuncu ve kuklanın ruhunda bütünleşen iki Juliet'in, kimi zaman birbirine hayranlık duyarak yüzleşen, kimi zaman acı çekerek karşıtlık kuran karakter portresini keşke tiyatro, opera ve bale sanatının yaratıcı kadroları da kaçırmasaydı. Ama ne yazık ki İzmir'in sahne sanatlarından hep aynı birkaç ismin dışında kimseyi salonda görememek üzücüydü.
Oysa ben, "Juliet'teki fantezi, oyunun diğer sanatsal versiyonlarında da kurgulanabilir mi" diye kendime sormadan edemedim.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.