Reankarnasyon, ya da yeniden doğuşa artık inanıyorum. Zamanda yolculuğa da inanmayan şerefsizdir (!)... Hepsi yerli dizilerimiz sayesinde! (Yani işe bakın ki insanın hem inanışları hem de teknolojisi değişiyor.)
Aşk-ı Memnu dizisinin yaralı kuşu, evin saralı küçük kızı, karşılıksız aşkıyla sarsılmıştı. İşte bu kızcağız, 'Sen Ednan Bey'in kızı ol, yediğin önünde yemediğin berinde olsun, yine de Allah'ına şükretme... Al sana ceza!' mukabilinden tersine sınıf atlıyor (!), adını Feriha koyunca kapıcı kızı oluveriyor.
Konağın sadakatsiz hanımı Bihter, dizide intihar edip kara topraklara girmişti. İhanetinin bedelini yeterince ödeyemediği anlaşılan Bitter, aman, Bihter reankarnasyon geçirerek Fatmagül adında bir köylü kızı olarak dünyaya geliyor. Bu da yetmiyor. Ex kocası Ednan bey güçlü adam ne de olsa... Eli bir sonraki diziye kadar uzanıyor. Kimbilir, belki de Ildırı köyünde Fatmagül'e tecavüz etsinler diye adam tutuyor(!)...
Yine Bihter'le amcasını boynuzlayan ök(s)üz playboy, 'boş gezenin hoş kalfası Behlül, Aşk-ı Memnu'nun finalinde acısından derbeder bir şarapçı olmuştu. Ednan Bey'in laneti onu da vuruyor. Dizinin finalinin hemen ardından Behlül'ümüz, Ezel dizisinde 'Sekiz' adında psikopat bir komando olarak değişim geçiriyor, bizi kültür şokuna, kendini de kimlik bunalımına sokuyordu. Ezel'de ömrü az olan Behlül, Kenan İmirzalıoğlu elinde can veririken bir kaç ay sonra genç sokak dövüşçüsü Kuzey olarak cezasına devam ediyor. Ama akıllanmıyor, aşk hayatında yine 'yengeci'liğe devam ediyor.
Ednan beyin konağı bir tek Ednan beye yaramıyor, kendisini yakın bir zamanda yeni bir dizide göremiyorduk. (Oysa biz kahramanlarımızı biri biter bitmez bir başka dizide görmek isteriz! Bak Leo efendiye, aşkı için Sülüman'ın sadrazamı elinde, lokumdan zehirlenerek ölen tek adam olurken hemen akabinde Al Yazmalım'ın başrolüne terfi ederek zamanda bir yolculuk yapıyor... Bak Ali Rıza Bey'e, o da mevcut tüm felaketlere bir çınar gibi yaprak döken aile babası olmuşken, Türk halkı onu öyle sevip benimsedi ki! Acı çektireceği baba rolünde yeni bir diziye de onu seçti. 'Gün akşam olurken' o istikrarlı giden bir karakter... Sadece başında iki tutam saç çıkmış, o kadar!)
Eğer bunca karakter sezon beklemeden ölüp ölüp diriliyorsa ve biz hala onları büyük bir inançla, yadırgamadan izleyebiliyorsak bu oyuncularımızın başarısının kanıtıdır. Acımasız dizi çarkının tek olumlu yanıdır. Eğer son halleriyle Kıvanç Tatlıtuğ'un Brad Pitt'ten gram eksiği varsa ben de... efendim? Pardon değerli okuyucu, oturma odasından çağırıyorlar. Kurtlar Vadisi'nin yeni sezonu başlamış da... Kusura bakmazsanız ben ufak ufak...
Kanuni Kuzey'i nasıl dövdü?
* Adam yanında çalışan kadına paralı ve pahalı bir ilişki teklif eder, çocuğu hasta olan kadın gönülsüz, kabul eder.
* Babası ölünce amca elinde büyüyen delikanlı, amcasının gencecik eşi ile yasak ilişkiye girer.
* Sevgilisi tarafından otomobil camına sıkıştırılıp tecavüze uğrayan kadının, tecavüzcüsüne nefreti ve aşkı hiç bitmez.
* Asi genç, kardeşi ile aynı kadına aşık olur.
Bunların çoğu son yılların reyting rekortmeni dizilerinin konuları... Dikkat ederseniz formül basit! İçlerinde ahlaki ikilem ve yasak bir cinsellik var. Bu konular her zaman iş yapar ve izleyici toplar. Çokça da konuşulur. Ancak tek sorun, çoğunun öyküsünün tek cümlede anlatılabilmesidir. O yüzde çok uzatırsanız tatları da kaçar.
Kıvanç Tatlıtuğ gibi fenomen haline gelen bir starın yepyeni dizisinin Muhteşem Yüzyıl gibi entrika ve yan öykü dolu senaryoya sahip diziye yenilmesinin sebebi budur. İyi senaryo, her zaman döver!
Sezar'ın hakkı Sezar'a
Habertürk'te Ali Tezel yazmış: 'Türkiye'de doğumhaneler ticarethaneye dönünce sezaryen oranı yüzde ellibeşlere ulaşmış. Gelişmiş ülkelerde normal doğum olağan, sezaryen 'olağandışı' iken bizde durum tersine dönüşmüş. Türkiye, sezaryende dünya birincisi olmuş.'
Sezaryen, yaygın inanışla doğumda ters gelen Sezar'ın doğumundan ismini alıyor. Yani ciddi bir ameliyat sayılabilecek sezaryen için normal doğum yapılamayacak şartlar gerekiyor aslında.
Tabii sezaryen vakalarının hızla artması, bir kazan-kazan durumundan kaynaklanıyor. Hekimlerimiz de kadınlara bunun daha sağlıklı bir doğum şekli olduğunu (üstelik ağrısız) anlattılar.
1. Doktor ameliyat saati vererek gününü planlıyor. Ne aileler panik yaşıyor, ne sağlık görevlileri...
2. Anne adayı, doğum acısı çekmiyor.
3. Ameliyathane ve hastane kat kat fazla para kazanıyor.
SGK da normalde 450 lira normal doğuma, 2 bin lira da sezaryene öderken, bunun moda olması sonucunda ödemeyi 450 lira ile fikse etmiş. Sen nasıl doğum yaparsan yap, farketmiyor! Suistimal durumunu değerlendiren ve ödemeleri sınırlayan SGK eğer 'mecburi sezaryen' durumunda yüksek maliyeti' olduğu gibi' ödüyorsa, sınırlama yapmasında problem yok, bence... Şimdi Sezar'ın hakkı da Sezar'a yani...
Veren davası
Cenk Eren, bir tv programında kendisinden ' Cenk Veren' olarak bahseden terzi yamağı Barbaros Şansal'dan davacı olmuş. 'Şansal, davaya gönderdiği yanıt dilekçesinde, 'Onun asıl soyadı Venedik olduğu için karıştırdım da bu ondan oldu' mealinde bir yanıt vererek eklemiş. 'Argo anlamda bile kullanmış olsam gocunmaması gerekirdi.' (Şansal burada ' Biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz (!) mi demek istiyor acaba?)
Sonuçta Eren, davayı kazanırsa Şansal'dan kendisine 10 bin liralık tazminat VERMESİNİ bekliyor. E, az VEREN candan, değil mi ya?