Bugünkü yazımıza girmeden önce, yaşanmış bir deneyden alıntı yapalım. Çünkü yazımla müthiş bir ilişkisi var bu olayın...
Özünde hayata bakışımız var.
***
ODTÜ İşletme'nin deli ama çok bilge, hem en sevilen hem en nefret edilen profesörü Muhan Hocanın Strateji Yönetimi dersinin ilk saati öğretim üyelerinin bile katılımıyla geçer ki her senesi ayrı ilginçtir. İşte öğrencilerinin anlattığı derslerinden birinden bir anekdot:
Muhan Soysal tepegöze bir Picasso resmi koyar. Herkes bakar bakar ama tarzı zaten kübik olan sürrealist resimde sanatla fazla ilgilenmeyenlerin anlayabileceği çok az şey vardır. Bozuk perspektifli bir oda, sarı uzun saçlı yaratığa benzeyen bir şey. Etrafında başka yaratıklar, yerde yine bir yaratık ve arkadaki şekli bozuk içi parlak dikdörtgenin içinde başka bir şeyler daha...
5-10 dakika hiçbir şey söylemeden sınıfı izleyen hoca, birazdan Picasso'nun resmini alıp Meninas'in bir resmini koyar. Bu resimde sandalyenin üzerinde oturan sarı uzun saçlı bir aristokrat kızının etrafındaki dadıları onun saçını tararken yerde köpeği yatmaktadır. Ve babası arkasından ışık sızan kapıdan kızını izlemektedir.
Ancak ikinci resmi görünce Picasso'nun resmindeki öğelerin ne olduğunu ve bu resmin Meninas'in tablosuna gönderme olarak yapılmış olduğunu farkeder tüm sınıf...
Ve Muhan Soysal hiç unutamayacağımız dersini verir:
"Hayatta hiçbir şey Meninas'ın resmi kadar belirgin ve net değildir. İş hayatı, gerçekleri size Picasso'nun resmindeki gibi şekil değiştirmiş olarak gösterir. Picasso'nun resmine bakıp Meninas'in resmini görebilenleriniz başarılı olacak, diğerleri kübik şekillere bakıp yanlış anlamlar çıkarmaktan gerçekleri hiç göremeyecek."
***
Hayat müthiş bir karmaşa haline geldi artık... Çevremizdeki her şey, yaşadıklarımızı anlamamızı zorlaştırmaya başladı.
Maddi ve manevi sorunlar gözler kapalı.
Tekdüze, amaçsız, gerçeklerden uzak, başkalarının hayatlarını yaşamaya, ondan zevk almaya, havadan para kazanmaya, mafyaya yaltaklanmaya, dilenmeye öyle bir alıştı ki toplum; televizyon, işte bunun açık bir kanıtıdır.
Uzun bir aradan sonra Mehmet Ali Erbil, yine Çarkıfelek'le ekrana geri dönüş yaptı.
Tabii yalvar yakarmalar da...
İnsanlık için utanç verici bir manzara bu... "Memetalibey" söylemiyle gelişen dilencilik aslında bir süreçtir. Picasso'nun resmine bakıp kendince yanlış anlamlar çıkaranlar, gerçekten uzak yaşayanlar, artık sürü zihniyetinin birer üyesidirler.
Kullanıldıklarının farkında değillerdir.
***
Oysa önemli olan, ayrıntıyı yakalamaktır. Daha çok kitap okuyup, tartışmalara katılıp yeni fikirler edinerek, hayatın hiç de boş olmadığını görebilmektir her şey...
Düşünen, fikir üreten, sanata, edebiyata, müziğe ilgisi olan, hayattan zevk alanlar, bilgelikleriyle öne çıkar ve kazanır.
İşte onlar, Meninas'ın eserini taklit eden Picasso'nun aslında ne yapmaya çalıştığını görürler.
Kişiyi kendisiyle yüzleşme fırsatını verdiğini...
Hayata, sanata bakışını...
Boş teneke mi, bilge mi olduğunu...
***
Hayata bakışınız, kimliğinizdir.
Ya bilge ve dik bir duruş...
Ya da başkalarının sırtından geçinen, avantacı...
Tercih sizin.
Yakışanı buydu...
İzmir'in en işlek anayollarından biri Karşıyaka-Turan bölgesinde... Her gün onbinlerce araç geçiyor buradan... Tozu, topdağı, gürültüsü ve zehirli gazıyla birlikte...
Yol üzerinde yerleşik alan, çok az. Ancak Karşıyaka'yı, İzmir'in merkezine bağlayan yegane yol...
Ötesinde, İzmir'e girişte, en öncelikli bölge... Bakımlı, temiz, ferah olmalı değil mi?
***
Oysa son çalışma öncesinde tam tersi pozisyondaydı.
Neredeyse kaderine tek edilmişti. Taşları yerinden oynamış tretuvarlar, bir büyük şehre hiç yakışmayan, pislik yuvası yaya yolları ve zavallı bir görüntü...
Hemen her gün geçtiğim, içimi karartan bir güzergahtı burası... Her geçişimde de, birilerine sin-kaflı mesaj gönderdiğim bir önemli cadde.
***
Metronun gelişi ve eğlence merkezlerinin yavaş yavaş buraya taşınması, bölgenin de kaderini değiştirdi.
Şimdi tertemiz, bakımlı ve yemyeşil...
Yaya yolları yeniden elden geçti, toprak alanlara doğa geldi. Göze daha hoş görünür oldu.
Dahası, bu yolu kullanan herkese moral geldi.
Demek ki isteyince oluyormuş... Bu, insana değer vermekle eşdeğer.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne teşekkürler ve emeği geçen herkese...
GÜNÜN SÖZÜ
Karanlığa küfretmektense, bir küçük ışık yakın, daha iyi edersiniz.
Andre Gide