• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
İzmirli sporcu, sanatçı EXPO için çalışmalı... HÜROL DAĞDELEN

İzmirli sporcu, sanatçı EXPO için çalışmalı...

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25 Ağustos 2011, 16:08
İzmir'in önünde ciddi bir sınav var, hazırlanması gereken... Geçmişte bir mağlubiyet yaşadı, bu kez daha bilinçli, daha hazırlıklı, daha aktif olmalı...
Zira, şu önemli süreçte yapılacak bir hata, unutulacak bir girişim, geriye dönülmez bir sonun da başlangıcı olabilir.
İzmir de tartışılır, toplumsal gücü de...
Yani, sadece iş dünyası, politikacılar ve yerel yöneticilerle, hele hele bürokratlarla yürütülecek bir süreç değil bu...
Dünyayla iletişimi iyi olan, çok kritik pozisyonlarda birebir dostluklara sahip, ana dili gibi İngilizce, Japonca, Fransızca, Çince konuşan, dünyaca tanınan sporcular, sanatçılar ve bilim adamları da devreye girmeli...
Çünkü EXPO sadece ekonomik alanda değil, spor ve sanatta da etkin bir içerik sunuyor ziyaretçilerine...
***
Bu kişilerden birini ben çok iyi tanıyorum, İzmir'in yetiştirdiği etkin bir taekwondo sporcusu, Nesibe Altun... Avrupa şampiyonu, Dünya ikincisi bir sporcu... Evi, madalyalarla süslü...
Yıllardır da bu dereceleri düşmedi, sürekli yenilendi. Daha bir ay önce Rusya'da düzenlenen şampiyona da Dünya üçüncüsü oldu.
Buna rağmen mütevazı, olgun...
"Futbol holiganı" spor basınımız bu habere ilgi göstermese de, dünya Nesibe'yi taekwondo sporunda "Türk şampiyon" olarak tanıyor. Panellere, toplantılara çağırıyor.
Dünyaca tanınmış birçok spor kuruluşunun düzenlediği etkinlikte başrol oynuyor Nesibe hoca. Kendi çabasıyla öğrendiği İngilizce sayesinde dünyayla sürekli iletişim halinde... Duyduğuma göre, Kore dilini, biraz da Japonca'yı konuşuyor. Kendini sürekli geliştiriyor.
O yürekten bir İzmirli... Görev verildiğinde, kentini en iyi şekilde temsil edeceğinden, tanıtacağından zerre şüphem yok.
***
Çiğli Belediyesi bünyesinde görev yapan, Belediye Başkanı Metin Solak tarafından el üstünde tutulan Nesibe Altun, İzmir'in sessiz değerlerinden biri...
Bu nedenle, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Suat Kılıç'ın davetiyle Türkiye'de ilk kez düzenlenen bir yemekte buluşan Türk sporcular arasında, İzmir'den katılan birkaç isimden biriydi Nesibe...
Onunla birlikte Konak ve Büyükşehir lisanslı iki taekwondo sporcusu ve Bucaspor'lu genç futbolcular vardı.
Belki de bilmediğim bir iki isim daha...
Devlet Bakanı Suat Kılıç, sporcuyu taçlandıran bir organizasyonda İzmir'den bu isimleri çağırırken, İzmir Büyükşehir Belediyesi ne yapıyor?
Bürokratlarıyla havanda su dövüyor...
***
Nesibe Altun, İzmir'in tanıtımında etkin rol oynayabilecek isimlerden sadece biri, başarılarıyla kenti ateşleyecek bir sporcu aynı zamanda...
Yazımın simge ismi olan Nesibe Altun, nadide bir örnek İzmir için... Daha nice değerler var; ben Nesibe'yi biliyorum, onu iyi tanıyorum çünkü...
Ama daha onlarca etkin sporcu, sanatçı, müzisyen kimliği verebilirim size...
Örneğin dünyanın sevip saydığı, İzmir aşığı piyano sanatçımız Burçin Büke var... Bir dönem talihsizlik yaşasa da, dilinden İzmir'i hiç düşürmeyen bir diva Sezen Aksu var...
Onların yanı sıra popüler kültürün zirveye çıkardığı sahne sanatçısı, oyuncu var. Bilim adamı, teorisyen, resim ve heykel sanatçıları var.
Onları harekete geçirecek olan, geniş kapsamlı bir davet ve kendilerine verilecek özel bir görev... Hiçbirinin İzmir için görevden kaçacağını sanmıyorum.
İşte o zaman toplum, iş dünyasıyla bütünleştirdiği EXPO'ya daha sıcak bakar, sahiplenir.

Düşünerek yaşamak...
Yaşam bir ilkeler bütünü, ancak bunun için koşulları iyi tanımak, gözlem yapmak gerekir. Bu hem ruha huzur verir hem de geleceği planlar.
İnsan olmanın sırrı da burada aslında... Düşünerek yaşamak, fikirleri paylaşmak... Tanınmış bir sosyal bilimci olan Richard Wilkins bakın "Mental Tonic/Zihin Açıcı" adlı kitabında yaşam felsefesinden süzdüğü ilkeleri nasıl sıralıyor?
İçinde bizi düşündürecek ilkeler var...
***
-Gerçek değişim kimi eski şeyleri farklı görmeye başlamaktır.
-Pencerenizin camı kirliyse dışarı çıkıp manzarayı parlatmanız boşunadır.
-Eğer siz kendinizi sevmiyorsanız başkası neden sevsin.
-Ana babanız doğumunuzdan sorumludur, yaşamınızdan değil.
-Eğer kendinize yön arıyorsanız yolunu kaybetmiş birine sormayın.
-Dostluk, ayrı oldukları zaman insanları birlikte tutar.
-Fedakarlık çiçeğin köküdür.
-Geçmişi bir kitap gibi kullanın, eviniz gibi değil.
-Birçok insan hayatının büyük bölümünü olduğundan farklı görünebilmek için heba eder.
-İlerlemenizin önündeki en büyük engel kendinize güvensizliğinizdir.
-Acı, mutluluğa göre daha çok şarkı bestelemiştir.
-Her davranışında başkalarının onayını arayan kişiler hayatın birçok güzelliğini ıskalar.
-Satıhta hazine bulamazsınız.
-Kahkaha ruhun dansıdır.
-Mucize, enerjinizi korkularınızı değil rüyalarınıza verdiğiniz zaman başlar.
-Karşınızdakini dinliyor musunuz yoksa konuşmak için sıra mı bekliyorsunuz?
-İkiyüzlülük sadece sahibi tarafından görülemez.
-Hayatınızı bir para kazanma denemesi olarak kullanmayın.
-Cennete gitmenin iki yolu vardır: 1) Gerçekten öldüğünüz zaman 2) Gerçekten yaşadığınız zaman.
-Gerçek zenginlik vaktinizi insanlara vermektir, para karşılığı satmak değil.
-Müziği notaların arasındaki sessizlik yaratır.
-Mutluluk makineye benzer. Ne kadar basit olursa o kadar az bozulur.

Biraz da gülelim

Sen Pejo'yu biliyon mu?

Adamın biri pejo (Peugeot) marka bi minibüs alır. Ertesi gün ilk müşterilerini götürmek üzere sefere çıkar. Minibüs tıklım tıklım doludur, tutar kasabanın yolunu, minibüs gittikçe hızlanır.
Yolculardan biri dayanamaz: "Kaptan yavaş, bir yere çarpacaz!" der.
Şoför: "Sen pejo'yu biliyon mu?" der..
Yolcu: "Hayır" der.
Şoför: "O zaman susacan!" der ve yola devam eder. Minibüs giderek hızlanmaktadır ki bi yolcu daha seslenir:
"Oğlum ben hastayım, ne olur biraz yavaş sür."
Şoför yine sorar: "Sen pejo'yu biliyon mu?"
Yaşlı adamcağın ne bilsin pejoyu. "Hayır" der.
- "O zaman susacan!" der şoför, bu kez bir kadın seslenir: "Hamileyim. Lütfen biraz yavaş, çocuğumu düşürcem!"
Şoför yine sorar: "Sen pejoyu biliyon mu?"
Kadın "Yok" der, şoför yine aynı cevabı verir. Bu kez arkadan kızgın bi ses tonuyla bi genç seslenir :
- "Yavaş git kardeşim, öldürcen bizi!"
Şoför yine sorar: "Sen pejo'yu biliyon mu?"
Genç hiç tırsmadan cevabı yapıştırır: "Biliyorum lan, ne olacak?" der. Şoförün zevkten ağzı kulaklarına kadar varır:
"O zaman çabuk söyle bunun freni nerde?"

GÜNÜN SÖZÜ

Kendi acımız, bize başkalarınınkini bölüşmeyi öğretir.
Goethe

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.