Kalbimiz, yaşam kaynağımız... İçinde, hüznümüz, sevincimiz, kederimiz, mutluluğumuz var. Taşıyabileceği kadar alıyor hücrelerine bu duyguları...
İhtiyaç olduğunda da, dağıtıyor ufak ufak... Yüzümüz gülüyor, derin nefes alıyor, kimi zaman da ağlıyoruz.
Attıkça sorun yok ama tekleyince işimiz bitti demektir.
Kalp bu beyinden sonra en önemli organ... Vücut, o işlemeyince bir bitkiden farksız...
Kalp atmazsa ölüm çok yakın...
***
Hayatla ölüm arasındaki en önemli engel olan kalbi, çoğumuz bir kriz anında ya da bir sızı olunca hatırlıyoruz.
Onun o, mucizevi "yaşam kaynağı" kimliğinden habersiziz çoğu zaman...
Oysa onun sağlıklı çalışmasına, hayata tutunmaya, bizden daha çok ihtiyacı olanlar var.
Yani her an tetikte bekleyen, bir gün daha fazla yaşayabilmek için ölümüne mücadele eden, hastane köşelerinde umut arayan insanlar sözünü ettiğim...
Onların tek isteği, kalp nakli... Tek arzuları, hayata geri dönmek; koşmaya, oynamaya, nefes almaya, şakalaşmaya, fırsat yaratmak...
Bu açıdan bakınca bizler belki bugün şanslıyız ama yarını görebileniniz var mı?
***
Gazeteci arkadaşım Çağatay Çağlar bilirim yıllarca kalp nakli için bekledi. Onun ölümüne mücadelesi çok anlıktı, "gitti, gidiyor" denildi. Kaç kez ölümle yüz yüze geldi, acı yüklü, korkulu ve derindi.
Kendisi, eşi Hülya ve çocuklarından başka, kimse bilemez o onurlu savaşı...
O acılara hep katlandı. Trafik kazası sonucu bir gencin kalbi, vücut yapısıyla uyuşunca, yıllar sonra yeniden hayata döndü.
Yüzü gülüyor artık Göztepeli Çağatay'ın... Hala hastalıktan izler var vücudunda, yüreğinde...
Hala bir avuç dolu ilaç alıyor, zamnan zaman sancılar da yaşayor ama bir umudu var Çağatay'ın; yaşıyor...
Yani ailesiyle, çocuklarıyla birlikte; mutlu, huzurlu...
***
Bu yüzden, hayata tutunur tutunmaz, gazeteci refleksiyle bir projeyi hayata geçirdi, yanında da sağlık muhabirliğinin İzmir'deki etkin isimlerinden Nesrin Coşkun'u buldu.
Birlikte Kalp Hastaları ve Kalp Nakillileri Derneği'ni kurdular. Böylece umut oldular, ışık verdiler.
Amaçlarını şöyle açıklıyor sevgili Çağatay, "Derneğimiz, kalp hastalarına ve kalp nakli adaylarına, tedavi süreci boyunca ve sonrasında gönüllü danışmanlık yaparak psikolojik destek veriyor. Ayrıca o kişinin sürecini her bakımdan kolaylaştırmak için çalışmalar yapıyoruz. En önemli amacımız ise organ bağışını her ortamda sürekli gündemde tutarak geniş kitlelerin bu konuda daha duyarlı davranmalarını sağlamak."
Bu çok, çağdaş bir tavır, insanca bir haykırış aslında... Birinin acısına ortak olmak, ona yürek olmak az şey mi?
Başkalarının kalp acısını onlar kadar kimse bilemez çünkü...
***
Geçtiğimiz günlerde bir gazetede okudum; Çağataş Çağlar destek bulamamaktan ve organ bağışının yetersizliğinden vurgu yapıyor.
Bu isyana kulak vermenin şimdi tam zamanı... Mehmetçiğin yardımına koşan İzmirli, Çağatay'ın da çağrısına kulak verecektir.
Yetkili yetkisiz, çalışan ya da emekli, kim olursa olsun, her sağlam kalp taşıyan, bu duyarlılığa ses vermeli, kalbe ihtiyacı olanın yanında olmalı...
Olmalı ki, bu dernek yaşasın, kalp hastalığı yaşayanlar ya da kalp nakli bekleyenler, umutla dolsun, yaşama tutunsun.
O halde, yine hep birlikte...