Çağdaş ülkelerin alt yapısı, yüzyıllar öncesine dayanıyor. Alt yapı planlarını ve sürekli gelişen üst yapıyı, günün koşullarına göre hazırlayan ülkeler, olası değişikliklere açık, etkin bir planlamayla hiçbir sorun yaşamıyor.
İkide bir, yollar kazınmıyor, kaldırımlar 2 yılda bir döşenmiyor. Fırsatçılara da göz açtırılmıyor.
Örneğin, bisiklet yolları işgal edilse bile, B planı hazır.
Önce işgalci zihniyeti bertaraf etmek, sonra da bu yolları iyileştirmek...
Önceki gün, bisiklet sevdalısı arkadaşım Şafak İnce'nin yaptığı haber, bu gerçeği öne çıkarır nitelikte...
Yani, Pasaport boyunca, sahil bandına yapılan bisiklet yolları, yıllardır kafelerin işgali altında...
Olay doğru, olay net.
Burası gerçekten "kapatılmış!"..
Çağdaş bir şehirde bunu yapmak neredeyse imkansız; insanlar, bisiklet yoluna kapatmayı düşünemez bile... Çünkü bu, onun için ahlaksızlıktır.
****
Aslına bakınca neresi değil ki?..
Hani ana arterde, kaldırımların "Yayalar için genişletiyoruz" denilerek, araç yollarının daraltılıp, büfelere, lokantalara, daha fazla yayılmaları için fırsat tanınması, bir şehircilik kıyımı değil mi?
Ya da süpermarketlerin, meyve-sebze reyonlarının kapı önlerinde sergilenmesi...
Hadi bunlar olmuyor, deyin.
Üstelik "yayalara özgürlük" sloganıyla (!), lokantaların kullanımına sunulan, insanların çekine sıkıla yürümeye çalıştığı kaldırımların hali ortada.
Hadi "bunlar yalan, iftira" deyin.
Bizce ispatı hazır, her gün onların arasından geçiyoruz. Asıl sizin elinizde ne var, kendinizi haklı çıkaracak?
***
Onun için yıllardır hep şunu gözler ve yazarım; zabıta yetmiyor bu umursamazlığa son vermeye...
Onlar artık esnafla yüzgöz olmuş. Daha net bir çözüm bulmalı, yani "kent denetimi" adı altında bir birim oluşturulmalı.
Onlar sokak sokak, mahalle mahalle gezmeli, çarpıklıklara son vermeli.
Ama, yeğen, kardeş duygusallığına kapılmadan, mertçe, dürüstçe...
Bu yüzden, akrabasını seven değil, yaşadığı kente aşık insanlardan oluşmalı bu birim...
İnsan, sevdasına ihanet eder mi?
***
Gezi parkı yürüyüşü, kentin dinamiğiyle, yeşiliyle oynamaya kalkan zihniyete, bir halk tepkisiydi.
Sert oldu, hala tartışılması gücünü gösteriyor.
Yarın İzmir'de de insanlar "kaldırımımı istiyorum" diyerek yürürse hiç şaşırmam.
Çünkü bu bir özgürlük talebidir. Haksızlığa karşı çıkıştır.
"İzmir CHP'nin, kalesidir" demekle iş bitmiyor. Önce o halkı seveceksin, kaldırım işgaline göz yummayacaksın ki, insanlar sana saygı duysun.
Yoksa ortada ne kale kalır, ne de zinhiyet.
GÜNÜN SÖZÜ
Bazılarının, sadece normal olmak için ne büyük çaba sarf ettiğini kimse fark etmiyor.
Albert Camus