Öncelikle şunu söyleyelim, Sındırgı yakın bir zamanda Ege'nin termal cenneti olacak. Yatırımlar üst üste... Bunu gazetemizde yaptığımız manşette anlattık. Ancak benim başka söyleceklerim var.
***
Gazeteci dostlarımla çıktığım geziler bana hep şunu öğretiyor; Türkiye hala keşfetmeye, tanınmaya aç bir ülke...
Zira bu coğrafya sadece o çok bildik iller ve popüler turistlik ilçelerden ibaret değil.
Hayatını toprağa adayan, çiftçilik yapan nice köy ve kasaba var. İşte bunlardan biri de Sındırgı'ya bağlı Kocasinan köyü...
***
Köy yaklaşık 550 nüfuslu ve anayoldan çok içeride... Sanki kamufle edilmiş gibi, nedenini sonra anlıyoruz, köylüler Yunan saldırılarından kurtulmak için, bu bölgeyi mesken tutmuş, bir nevi gizlenmiş... İnsanlar burada resmen hayat mücadelesi vermiş, hala da veriyor. Nüfusun tamamı Alevilerden oluşuyor. Bu nedenle geçmişte nasıl ekonomik sorunlar yaşamışlarsa, bugün de aynı... Dertlerini kimseye anlatamamışlar. Son dönemde Sındırgı Belediyesi'nin verdiği destekle, biraz eli yüzü toparlanmış köyün...
***
Kocasinan, sevgili dostum Sezer'in köyü... Dokuz Eylül Üniversitesi'nin başarılı koordinatörü, burada doğup büyümüş... Kısaca Sezer köyün her şeyi... Sevgili Engin, Işık ve Aykut'la birlikte, onun baba evinde, hayatımın en güzel kahvaltılarından birini yaptık. Her şey doğal ve çok çeşitliydi. Bir de arta arda eklenen sohbetler devreye girince, keyifler katlandı.Köyün çok sorunu var, en önemlisi de ekonomik... Gençler çalışmak için köyü terk etmiş... Yıllar önce köylünün geçim kaynağı tütünmüş ancak şimdi aynı şeyi söylemek mümkün değil...
Halk sadece sebze meyve tarımı yapıyor. O da binbir sıkıntıyla, çünkü köyle tanım alanları arasında kurulması gereken köprü hala kurulmamış...
Hatta ödenek çıktığı halde yapılmamış, para köye değil başka yerlere aktarılmış...
Tam bir Aziz Nesin'lik durum...
***
Köyün 200 hanesi 600 nüfusu var, en çarpıcı tarafı köy meydanı... Sındırgı Belediye Başkan Vekili Tuna Demir ve Sezer'in büyük emeği var bu geniş meydanda...
Köyün muhtarı Mehmet Aydın güleç bir insan, daha görür görmez Yılmaz Güney'e benzettim, o da şaşırmadı, "Evet benzetirler" dedi sadece...
Köye hakim bir insan... Çalışkan, becerikli, mütevazi... Sorunları biliyor ve çözüm üretiyor. Tek isteği biraz ilgi; "Köyümüz insanı devletten sevgi ve ilgi bekliyor. Sorunlarımız çok ama bize biraz dokunurlarsa çözemeyeceğimiz sorun yok. Sındırgı Belediyesi, sevgili başkan vekilimiz Tuna Demir'in desteğiyle yanımızda ama ekonomik desteğe ihtiyacımız var. Öncelikle köprümüzü yapsınlar" diyor.
***
Köy meydanına kurulduğumuzda, çevremize sarıverdi, o sevimli Kocasinan köylüleri, konuksever ve hatırşinastı... Hepsinin bir sorusu, bir derdi vardı, dinledik, moral verdik, dertleştik. En çok ilgimizi köyün tüm düğünlerinde, özel gecelerinde müzisyenlik yapan "gönlü genç" müzik topluluğu çekti. 50 yılı aşkın bir süredir, köyün bir numarası olan Emin Özkurt, Selim Özkurt, Cuma Sert verdikleri mini konserle bize keyifli anlar yaşattı.
***
Sözün özü, Sındrırgı'da şirin bir köy var, Kocasinan... Çok dertli ama sorun etmiyor. Kendilerince yaşayıp gidiyorlar, ağlaşmak yerine çözüm üretmeye çalışıyorlar. O bildik "Allah, devletimize zeval vermesin" dileklerini yineliyor.
Her zamanki kucak dolusu sevgi cümleleriyle...
Ama birilerinin o köye dokunması gerekiyor, sevgiyle, emekle...
GÜNÜN SÖZÜ
Mutluluk, doğanın bize satabileceği en pahalı maldır.
Voltaire
Bir sanatçı ve bir sevgi insanı
Emel Sayın, çocukluğumda Fuar'da, sahnelerde, gazinolarda, radyoda ve televizyonda o muhteşem devirlerini yaşadıktan sonra, ne yazik ki kabuğuna çekilen Türk Sanat Müziği'nin gelmiş geçmiş en başarılı temsilcisi bana göre...
Sadece o güzelim sesiyle ve güleç yüzüyle şarkı söylerken değil, insana moral veren, neşe katan yüreğiyle de öyle...
***
Geçen akşam sevgili Sinan Kuzucu'nun binbir emekle ördüğü konserlerden en çarpıcı olanında, "Ah Bu Gönül Şarkıları" konserinde izledim Emel Sayın'ı...
Yaklaşık 2,5 saat boyunca inanılmaz bir performans sergiledi Sayın.. En güzel şarkıları hayranlarıyla söyledi, anılarını anlattı; havalı değil müzevazıydı, sahte gülücüklerle değil, insana dokunarak söyledi şarkılarını...
Bu yönüyle zor bulunan bir sanatçıdır gerçekten... İnsanlar,. onun konserini izledikten sonra mutlu bir tebessümle terk eder mekanı...
Bu kez de öyle oldu. İzmir Fuar Açıkhava Tiyatrosu, inanılmaz bir konser akşamına eşlik etti.
***
Sadece kendisi yoktu sahnnede, genç sanatçılar da vardı çevresinde... İzmir'de yetişen genç klarnet sanatçısı Serkan Çağrı'yı davet etti sahneye... Çok güzel bir ikili oldular, sonra da bugün piyasaya çıkması beklenen single'ında bir şarkısına yer verdiği sinan Akçıl çıktı sahneye...
Single'ında yer alan Akçil şarkısı Dönme Dolap'ı muhteşem okudu Emel Sayın.. İnanılımza bir yorumdu. Hele ikilinin fuar sohbeti, gülüşmelere neden oldu. Emel Sayın'ın "Sen bilir misin fuar gecelerini" sorusuna, Akçil'ın verdiği "Ben o zaman oyuncaklarımla oynuyordum" yanıtı, herkesi güldürdü. Sayın'ın o single'de yer verdiği Tarkan şarkısına yorumu da mükemmeldi.
***
Gecenin en keyifli anı ise, izleyiciler arasında yer alan Sabah yazarı Hıncal Uluç'la yaptığı sohbetti. Bir önceki evliliği sırasında 10 yıl ABD'de yaşadığı belirten Sayın, bu süreçte Türkiye'yi ve dostlarını çok özlediğini, Hıncal Uluç'a bu özlemini mektupla dile getirdiğini belirten Sayın'a, Uluç'un yanıtı çok güzel olmuş:
"Bu kadar yürekten çağırma beni bir gece ansızın gelebilirim." Ve ardından hep bir ağızdan okunon o şarkı...
Emel Sayın, Türk Sanat Müziği'nin gerçek divasıdır. Önceki gece bunun kanıtıydı.
