Dünya sıralamasında ardından gelenlerin uzak ara önünde olan Nadal'ın, elinin feci durumuna rağmen yenilmesi hiç de kolay değil. Olmaz mı? Tabii ki olur, tıpkı Serena'nın yenildiği gibi anlamadan maçı verebilir. O kadar. Nadal, çok büyük oyuncu. Ancak onun da takıntıları var: Saygı duyduğu, hatta şuur altında belki korktuğu maçlarda büyük üstünlük sağlasa da karşısına Federer çıktığında heyecanlandığını biliyoruz. O'na karşı daima çok daha temkinli, daha dikkatli ve daha odaklı... Hem idolü, hem de en büyük rakibi ve her konuda en büyük hedefi... Bu yüzden Federer'i artık daha kolay yenebiliyor. Buna karşılık diğer büyük oyuncular Djokoviç, Murray ve şimdilerde Berdych ve Wavrinka'ya karşı oyununu aynı seviyede tutturamasa da set verebiliyor, kaybedebiliyor. Hatta zaman zaman, hiç ihtiyacı olmadığı halde hırsının ve profesyonelliğin çirkin yüzünü de gösterebiliyor. Kaybetmesini bilmekte ayrı bir meziyet demek ki! Wavrinka başardı ve Federer'in ardından Grand Slam şampiyonluğuna ulaşan ikinci İsviçre'li oldu, hem de fazlasıyla hak ederek. Tenis Seyircisi enteresandır: çabuk kızar ve yuhalar, ancak nerede ve nasıl alkışlanacağını da iyi bilir, içlerinde ufak bir serzeniş kalsa bile.
Haklı şampiyonluk
Na Li senelerdir katıldığı, finallerine kadar çıktığı Avustralya Açık'ta Cibulkova'yı 2 sette, hem de son set sayı vermeden yenerek nihayet mutlu sona erişti. Aslında Cibulkova burada, tıpkı Li gibi 2 hafta boyunca çok büyük bir performans sergiledi, 1 maç hariç tüm maçlarını 2 sette aldı, Sharapova ve Radwanska'yı eledi ve ne derseniz deyin, ister sürpriz, ister şans olsun kendini finalde buldu ve ilk seti de ucundan Tie-break ile kaybetti. Li'nin şampiyonluk sevinci ve şampiyon olarak ilk konuşması zor da olsa seneler sonra ulaştığı bu başarının net göstergesiydi. Kanadalı genç Eugenie Bouchard'ın yarı finale çıkarken göstermiş olduğu performansta kayda değer. Bundan böyle kendinden çok sık bahsettireceği kesin.
Tenise doyduk
Yılbaşından beri uzak doğuda hareketlenen tenis şampiyonaları, Avustralya Açık'ı geride bırakarak Paris'te batıya dönmeye başladı.
Avustralya Açık, belki senenin ilk büyük turnuvası olması, oyuncuların henüz tatil modundan çıkamamış olmaları ve ilk günlerde yaşanan kavurucu sıcaklar nedeniyle hem erkeklerde, hem de kadınlarda büyük sürprizlere neden oldu ancak, as oyuncunun zamansız elenmeleri bile olayın güzelliğini değiştirmedi.Her maç, sabahlara kadar uykusuz kalınmasına değdiği gibi turnuvaya devam edenlerle ve iki yeni şampiyonla mutlu olmasını da bildik.