* Bornova Küçük Şeyler Anaokulu Müdürü, psikolojik danışman Selami Korkmaz, eğitim sisteminde getirilen 4+4+4 uygulamasında tartışmaların "konuşulması zor bir mecraya doğru kaydığını" söylüyor. Korkmaz yeni uygulamayla yaşını doldurmayan çocuklar konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirterek "Bu durum çocuğu peşin bir 'başaramıyorum' yargısına götürebilir ve bu zamanla 'öğrenilmiş çaresizliğe' dönüşebilir" diyor.
İşte ciddi bir eğitimci olan Selami Korkmaz'ın uyarılarından satırbaşları:
* Okul öncesi eğitim dönemi çocukların fiziksel, ruhsal, mental açıdan hayata hazırlandığı bir dönemdir. 0-6 yaş arası dönem kritik gelişimsel özellikleri barındıran bir dönem olmakla birlikte hayatın temelini oluşturduğu gibi bilinç ve bilinçaltının da şekillendiği bir dönem olarak birey hayatında yer almaktadır. Bu kritik dönemi çocuğun zarar görmeden tamamlaması birey için son derece önemlidir.
* Eğitim sistemindeki değişiklikler 0-6 yaş grubunda çocukları bulunan ebeveynleri, haklı olarak son derece endişelendirmiştir. Çocukların ilköğretime başlama yaşını sistemlerin dayatmaması gerekir.
Gerek aile, gerek pedagoglar, çocuğun gelişimsel özelliklerinin uygunluğuna göre karar vermelidirler.
* Çocuğun küçük yaşta nasıl ve hangi koşullarda bir okula başlayacağı önemlidir. Şimdi çocuk gelişimsel özelliklerini baz alan her türlü sisteme, anne-baba uygun gördüğünde ve o güveni verdiğinde başlayabilir. 'Yaşına göre, bir eğitim sistemi var mı, fiziksel koşullar oluşturulmuş mu, öz bakım sürecini destekliyor mu, eğitimcileri gelişimsel dönem özelliklerinin farkında mı?' gibi uzayabilecek sorulara evet diyebiliyorsak çocuklar hiçbir şekilde zorlanmazlar.
çimen'den
Foça'dan demir alma zamanı
Tatil ilk başlarken çook uzun gibi gelir, sonuna gelindiğinde bir de bakarsın onca gün geçivermiş.
İşte bu yılın tatili de böyle geçiverdi. Son günlerindeyim. Bitişler hep hüzünlüdür ya, bu bitiş öyle değil. Ne hüzün, ne burukluk. Çünkü biliyorum ki Foça, her zaman bekler, misafirperverdir. Ne zaman gelsen, kapısı açıktır, alıverir içine. Yılların dostları gibi, uzakta da olsan kalpler birdir. Tekrar karşılaştığında kucağını açıverir, sıcacık..
O yüzden, bu gidişte hüzün yok, bırakmışlık, eksiklik yok. Sadece Foça'nın o tuzlu, aynı zamanda da tatlı yanağına, bir küçücük öpücük kondurup, "Hoşçakal" deyiş var.
Bugün buralarda bir bebek doğdu. Adına Eylül koydular, sonra eklediler yanına Bahar'ı. Artık Ağustos böcekleri sustu. O her iki yılda bir gerçekleşen ve heyecanla beklenen Mavi Ay da geçti gitti.
Kısaca Eylül geldi, tatil bitti, artık liman Foça'dan demir alma zamanı...
Çimen Erengezgin
fıkra
Öyleyse...
İki sevgili birbirlerine sarılmış, dans ediyorlardı. Bir ara genç kız delikanlıya sordu:
"Sevgilim, dans etmesini çok mu seviyorsun?"
"Çok seviyorum ya..." diye cevap verdi delikanlı.
"Neden sordun?"
"Hiiiç! Madem çok seviyorsun da neden öğrenmiyorsun?"