Türk milletine her vakit hayranlık duydum. Her zaman mucize yaratan bir millettir bu millet. Selanik'te doğmuş bir yetime bir imparatorluğa son verip Cumhuriyet kurdurur, eğik başımız göğe yükselir; Egeli bir çiftçiye 10 yıl başbakanlık yaptırır ve Türkiye'nin kalkınmasını, demokrasinin gelişmesini sağlar; Babası belediye vapurunda kaptanlık yapan imam hatipli bir muhafazakar Kasımpaşalıya da Türkiye'nin devrimci atılımlar yapması, zenginleşmesi, modernleşmesi ve hatta laikliğin sağlam bir şekilde yerleşmesi yolunda misyon yükler. Ve o Kasımpaşalı, tarihin kendisine yüklediği bu rolü hakkıyla ve düzgün bir şekilde oynadığı için, bugün 3. seçim zaferini kutluyor. O Kasımpaşalının ne yaptığını bir türlü anlamayanlar, anlamak istemeyenler, yılların biriktirdiği önyargılarla beyin damarları tıkanmış olanlar, bugün şaşkın ve çaresiz etraflarına bakıp duruyorlar.
***
Sakın yanlış anlaşılmasın, ben bu insanları incitmek için yazmıyorum bunları. Ama şimdi tarif ettiğim insanlar, ben bu köşeden sosyal bilim temelli analizler yapmaya, Türkiye'de yaşanan gelişmelerin arka planını izah etmeye çalışırken, bana küfür dolu mailler attılar. Oysa mesele ilericilik, gericilik meselesi değildi, mesele dünya değişiyordu ve bu değişim dinamiklerini yakalayanlar başarılı olacaklardı. Kaybetmekten korktuğumuz değerlerimizi de ancak böyle koruyabilirdik. İşte söylüyorum, bugün laiklik her zamankinden daha güçlüdür Türkiye'de ve üstelik bir muhafazakar iktidarın döneminde bu mümkün olabilmiştir.
***
Millet en iyi terbiye edicidir, o nedenle kavgaya filan hiç gerek yok. Çünkü sonuçta kaderimize bazı geri zekalı kalem eşkıyasının dediği gibi "bidon kafalar" veya "göbeğini kaşıyanlar" değil, 50 milyon aklın tek bir akıl şeklinde somutlaştığı bir "deha" karar veriyor. Bu dehanın adı millettir. İşte bakın, milletin dehasına güvenmeyen, hatta onun iradesine karşı darbe yapmak isteyen insanlar bile, bugün ortaya çıkan sonuçtan dersler aldıklarını söylüyorlar. Balyoz davasının bir numaralı sanığı olarak şu an da Silivri'de tutuklu bulunan emekli Orgeneral Çetin Doğan, Aydınlık Gazetesi'ndeki köşesinde bakın neler yazmış: "12 Haziran'da Necip Türk Milleti'nin destur şaplağını ensemize yediğimizi inkar edemeyiz... Öncelikle demokrasiye yürekten bağlılığımızı dile getirerek, klişe söylemi dile getirelim: Seçim sonuçları ulusumuza, ülkemize hayırlı olsun!(...) Değişim rüzgarı hafif melteme dönüşünce ampulün şavkı daha da canlanmıştır. Ülkemizde yaşayan her iki yurttaştan birinin oyunu almayı başaran AK Parti'nin önünde şapka çıkarmak ve onu kutlamak gerekir."
***
Bu arada "Ampulü çıkartalım derken floresan olduk" diyenleri mi ararsınız, Levent Kırca gibi bir çuval lüzumsuz laf edip seçim sonuçlarını görünce "morardık" diyeni mi ararsınız... Oysa ne gerek vardı bunca lafa, bunca gerilime. Sonuçta bu ülkede olan biten her şeyi gözlemleyen tam 75 milyon göz var ve hakkımızda karar veren 50 milyon aklın bileşimi bir "ortak akıl" var. Ve üstelik bu aklın verdiği karar doğru okunursa, başta AK Parti olmak üzere, her partiye açık ikazlar var, başarı için yürütmeleri gereken siyasetin ipuçları var. Millet siyasetçilere sadece not vermiyor, akıl da veriyor ve bir tür danışmanlık yapıyor.
Tekrar edelim, millet adındaki mürebbiye herkese bir şeyler öğretiyor.
Yaşasın millet!