Dünkü Sabah Gazetesi'nde bir haber gördüm. Haber şöyleydi:
"4 Haziran 2007'de Tunceli'nin Pülümür ilçesi Kocatepe Jandarma Karakolu'nu basarak 7 askeri şehit eden 20 teröristin kimlikleri tespit edildi ve 5 yıl içinde düzenlenen baskınlarda tamamı öldürüldü."
İnsanların ölümü, terörist dahi olsa, kimseyi mutlu etmemeli, ancak karşımızda insanlık düşmanı, düzen ve nizam düşmanı korkunç bir örgüt var. Bu bir cinayet örgütü, bu ülke ağız tadıyla bir hayat yaşayacaksa bu örgütün tüm tezahürlerinin en ufak bir gevşeme göstermeden ortadan kaldırılması ve tarihe gömülmesi gerekiyor.
Yukarıdaki haber hem güvenlik güçlerinin işlerini çok ciddi bir biçimde yaptığını hem de terör sorununun çözümünün ilk ayağının ne olduğunu gösteriyor bize.
Bir kere artık biliyoruz ve görüyoruz ki terör örgütünün verdiği acılar öyle zannedildiği gibi zamanın unutkanlığına bırakılmıyor, o acıyı yaşatanlar, memleketin çocuklarını katledenler bu ülkenin güvenlik güçlerinin hesap defterine tek tek not ediliyor ve o hesap kapanana kadar o canilerin peşinden gidiliyor.
İşte 2007'de, Pülümür'de 7 askerimizi şehit eden 20 pislik tek tek bulunup cezalandırılmıştır.
***
Bu haber şu bakımdan çok önemlidir: Bu millete terörle dayatmada bulunanlar bilecekler ki, attıkları her kurşun onlara fazlasıyla iade edilecektir, aldıkları her canın bedeli misliyle ödetilecektir.
Bu, devlet olmanın bir gereğidir.
Bu, topraklar üzerinde yaşanan tarihin bu devlete yüklediği bir kutsal vecibedir.
Bu, bu topraklarda bundan sonra da hür ve müstakil yaşama garantimizdir.
Devlet intikam alır mı? Evet, herkes bilmelidir ki devlet kendisine düşmanlık edenden intikam alır ve almalıdır.
Hain, attığı her kurşunun hesabının sorulacağını bilmelidir.
Peki, terör sorununun çözümünün tek yolu teröristlerden intikam almak mıdır, onları bulup imha etmek midir?
Hayır, değildir, bu karmaşık bir sorundur ve siyaseti ilgilendiren pek çok veçhesi vardır, ancak bileceğiz ki terör sorunu çözülmeden adına Kürt sorunu dediğimiz şey çözülmez. Bugün Kürt sorununu, bütün çabalara rağmen, çözümsüzlüğe mahkum eden şey, teröristin elindeki silahla yarattığı dehşet ve taraftarlarına verdiği ümittir.
Meclis'teki BDP'li milletvekilleri bile varlıklarını eli silahlı teröriste ve onun adam öldürme kapasitesine borçlu olduklarını açıkça söylüyorlar.
O zaman kim ki Kürt sorununu çözmek istiyor, önce o ölüm kusan makineyi susturması gerekiyor.
O bakımdan hükümetin yıllar sonra belirlediği yeni strateji doğruya en yakın strateji olarak görülebilir.
***
Terörle en etkili bir biçimde mücadele stratejisi siyasi çözüm arayışlarına engel olur mu? Hayır, olmaz, tekrar belirtelim ki bilakis terörle mücadele Kürt sorunun çözümünün ilk ve olmazsa olmaz ayağıdır.
O nedenle, Başbakan Erdoğan'ın "Siyasetle müzakere, teröristle mücadele" stratejisi doğrudur.
Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorununun çözümüne dönük inisiyatif alma girişimleri doğru ve yerindedir.
Ama bilelim ve herkes de bilsin ki, bütün bu doğruları hedefine ulaştıracak en öncelikli doğru terör örgütünün eylem yapma kapasitesinin sıfırlanması ve her şehidin intikamının misliyle alınacağının güvenlik güçlerimiz tarafından, teröristin de anlayabileceği biçimde, en somut şekilde gösterilmesidir.
