İnsanlar bizim gibi yorumculara soruyorlar: ABD gezisi zafer mi değil mi? Benim cevabım şu: Başbakan Erdoğan'ın ABD gezisi ne bir zaferdir ne de bir hezimet; hangi kritere göre değerlendirirseniz değerlendirin, başarılı bir gezi olduğu ortadadır. Lafı uzatmaya gerek yok, niçin başarılı bir gezi olduğunu sıralayalım:
Birincisi, bu gezi nereden bakarsanız bakın, hem Türk-ABD ilişkileri bakımından hem de Ortadoğu'nun kaderi bakımından tarihi bir gezidir.
Orada yapılan görüşme ve çalışmalar post-modern Ortadoğu'nun bundan sonraki durumunu belirli ölçülerde etkileyecektir.
İkinci olarak, Türkiye belki maksimum beklentilerine dair somut sonuçlar elde edemedi ama asgari beklentilerinin en önemlilerini elde etmiş gözüküyor. Başkan Obama'nın "Esat'ın gitmesini istiyoruz, yeni bir Suriye istiyoruz" demesi Turkiye'yle aynı dalga boyunda yürüyeceğini gösteriyor, ki bu Türkiye için mühimdir. "Esat'a baskıyı arttıracağız, muhalefetle çalışacağız" sözleri de ayrıca bu bağlamda söylenmiş angajman değeri olan sözlerdir.
***
Devam edelim: Suriye konusunda madem Türkiye'nin istediği modeller işletilemiyor o vakit 30 Haziran 2012 tarihli Cenevre Mutabakatı yeniden gündeme gelecekti ve Türkiye'nin burada aktif rol üstlenmesi önem taşıyacaktı, işte ABD ziyaretinin somut sonuçlarından birisi de budur.
Bir diğer önemli resim şudur: Bu görüşmelerde iki güçlü ülkenin liderinin küresel meselelere de kafa yorduğu görülmüştür. İran ve nükleer tehdit, Afganistan, G-7, Irak, Azerbaycan, Ermenistan ve Afrika konuları dosya halinde konuşulmuştur. Bu görüntü önemlidir; Türk heyetine gösterilen protokol ihtimamıyla da birlikte düşünülürse Türkiye'ye dair bütün dünyaya dönük bir Amerikan algısı empoze edilmiştir diyebiliriz. Bu algı doğrudan doğruya Türkiye'nin küresel gelişme ve sorunlardan da sorumlu büyük bir devlet olduğunun kabulünü içerir.
Diğer yandan inovasyon, reform, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi gibi kavramlar üzerinden yeni bir ilişki biçiminin tasarlandığı görülüyor ki gezinin aktifleri arasında sayılması gereken bir gelişmedir.
***
Bu gezide ön yargısız bakabilenler için bir dikkat çekici nokta daha var: Tayyip Erdoğan kesin olarak bir dünya lideri olarak kabul gören Türk devlet adamı. Ona gösterilen ihtimamı bir yana bırakalım, muhataplarının ondan beklentilerinin açığa çıkması çok ilgi çekici bir tablo ortaya koyuyor. Amerika'nın muhalefetine rağmen Filistin'e gideceğini söyleyen Başbakan Erdoğan'a Gazze'den anında elini güçlendirici destek geliyor ve HAMAS silah bırakabileceğini açıklıyor.
Ortadoğu aktörlerini bilenler için bu gelişmenin ne denli önemli olduğu açıktır. Erdoğan'ın Ortadoğu'daki gelişmelere doğrudan tesir edecek bir devlet adamı olduğunu bundan daha iyi hiçbir şey resmedemez.
ABD ziyaretinin bir de derin kısmı var, onu da başka bir yazıda değerlendirelim.