NİL KUYUMCU Yazının konusu farklıydı.
Hem İzmir'in "tuhaflıklarını" hem de gelen yeni yılı yazmayı planlıyordum...
Evimdeyim... Ve odamın içini dolduran yağmurun güçlü sesi, yazıya hakim olup, "Hayır beni yaz" diyor adeta!
Pencereden dışarı bakıyorum... Elime bir kahve alıp yağmurun tadını çıkarmam lazım değil mi? Fonda da sıcak bir müzik...
Ama yağmur şiddetlendikçe benim aklıma yıllardır silinmeyen sel ve su baskınları görüntüleri geliyor. Böyle olunca da romantizmden hayli uzaklaşıyorum.
O ODADA BEKLEMEK...
Yağmur böyle devam ederse, kentin ana arterleri bile suya teslim olacak yine... Esnaf, paçalarını sıvayıp, elinde küreklerle yağmur sularını tahliye etmeye çalışacak...
Suyu engellemek için çuvallar yığılacak işyerlerinin kapısının önüne.
Yağmur devam edecek...
Kentin varoşlarındaki aileleri bir telaş saracak.
Yine yaşlı bir kadının çaresizce bakan gözleri olacak gazetelerin birinde.
Evinin içi dize kadar su dolu... Koltukta oturmuş. Eline de bir tabak yemek vermişler. Yerinden kalkıp o suyun içinde yürüyecek gücü yok. Zaten gitse de nereye gidecek. Bütün komşuları kendisiyle aynı durumda... Bekleyecek...
Kadınlar isyan edecek. Bütün eşyalarının, evin içini dolduran yağmur suyuyla mahvolmasını seyredecekler...
Bir bardak yağmurda felç olan trafik, bu kez komaya girecek!
Tıklım tıklım otobüslerde yapılan yolculuğun eziyeti, trafikle artacak.
Açık duraklarda ıslanarak bekleyenler ise o otobüsün gelmesine bile razı olacak.
Kentin en lüks semtlerinde oturan ya da işyeri açanlar da bu yağmurdan "keyifsiz" bir pay alacak.
İzmir'in yağmuru, "sıkıntısını" garip bir "adalet"le dağıtacak!
DEĞİŞMEYEN KURAL
Her sorun aynı kalırken, çözümsüzlük de bu saçma oyunun kuralını bozmayıp aynı kalacak.
"Kopyala-yapıştır" açıklamalar yinelenecek.
Beklenenden fazla yağmur yağdığı, dere yataklarının üzerindeki yerleşimlerin, sorunun kaynağı olduğu ve çözüm için neredeyse kentin tamamının yıkılıp yeniden yapılması gerektiğini açıklayacak birileri...
Peki bu nereye kadar böyle gidecek?
Sonsuza kadar mı?
İzmir var olduğu sürece, her yağmurda buna mı katlanılacak?
Hayatımıza her gün giren yenilikler, teknoloji, mühendislik dehaları, konu yağmur ve İzmir ise bizi teğet mi geçecek?
"Her yerde yağmur yağınca böyle sorunlar çıkıyor. Bir tek İzmir'de değil" diyeceğiz ve bitecek mi?
Doğal felaketler karşısında çaresiz kalınır. Ama bunlar "olağan yağmur". Sadece arada şiddetini artırıyor.
Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir kentin yönetimi, yağmurun neden olduğu sel ve su baskınlarına karşı bir çözüm üretememiş mi?
Bir yerlerde bunu bilen ya da araştıran var mıdır?
Varsa bizimle de paylaşsın! "En azından bir seçeneğimiz var, er ya da geç çözeceğiz bu sorunu" deriz!
Kabullenmekten iyidir mücadele etmek!
Ve 2015...
Herkesin farklı bir beklentisi varken, klasik cümlelerle sevgi, mutluluk, aşk vs. dilemeyi tercih etmiyorum. Aklımızdan ne geçiyor, olması için neye dua ediyor ya da diliyorsak, 2015 yılı hepimizi mutluluğumuza kavuştursun...