Yavuz Turgul erken emeklilik rehavetinden nihayet sıyrıldı ve "Av Mevsimi" ile yeniden sinemaya geri döndü. Daha çok Arzu Film'in mizah anlayışı ile film çeken Turgul, bugüne dek hiç denemediği bir tür olan polisiyeye imza atıyor. Shakespear'in Hamlet oyunundan alıntılanan "Cinayet yerin bütün toprağı ile örtülse yine kendini belli eder" sözü "Av Mevsimi"nin nasıl bir atmosfere sahip olduğunun en güzel ifadesi. Sinemaseverlerin merakla bekledikleri filmin konusu kısaca şöyle: Avcı(Şener Şen), Deli (Cem Yılmaz) ve Çömez (Okan Yalabık) lakaplı üç dedektif, bir cinayet soruşturması üzerinde çalışmaktadır. Cinayeti çözmek için giriştikleri bu zorlu süreçte özel hayatlarındaki problemlerle de mücadele ederler.Tecrübeli bir polis, onun yardımcısı ve bir de çömez... Bugüne dek birçok Amerikan filminde gördüğümüz gibi. Film bir kesik genç kızın eliyle başlıyor. Sonra onun sevgilisi katil şüphesiyle yakalanıyor. Derken işin içine bir de bir holding sahibi karışıyor. Buraya kadar her şey yolunda.
Başlarda Deli, yani Cem Yılmaz ve zırt pırt sevgilisinin telefon tacizine uğrayan Çömez filmin esas karakteri Avcı'dan rol çalıyor. Film önce bu karakterleri yaratmakla epey uğraşıyor. Deli'nin eski eşiyle olan sorunları filme herhangi bir şey katmıyor. Bu bölüm olsa da olur olmasa da. Ya çömez polisimiz? Onu yazmak bile anlamsız. Başarılı bir karakter olarak geriye sadece Çolakzade kalıyor. Zaten Avcı'nın da bütün meselesi onunla.
Film daha başlarda ikisinin hesaplaşması üzerine kurulabilirdi. İşte o zaman Yavuz Turgul da hem rahatlıkla karakterlerin psikolojisini derinleştirebilir hem de "auteur" sinemasına doğru bir adım atmış olurdu. Tıpkı (çok yakın tarihlerde izlediğimiz) Robert De Niro ve Edward Norton'lu "Şantaj" filmi ya da efsane polisiye "Seven" gibi.
"Av Mevsimi"nin en önemli yanı bence yönetmen Yavuz Turgul ve oyuncu Şener Şen'in 7. kez ortak bir filmde çalışıyor olması. Hem Turgul'un hem de Şen'in sinemada ve Arzu Film'de başlayan dostlukları zamanla Turgul'un yönetmenliğe, Şen'in de başrole transferiyle ayrılmaz bir iş döndü. Muhsin Bey'le başlayan bu ortaklık "Gölge Oyunu", "Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni", "Eşkıya", "Gönül Yarası" ve "Kabadayı" (Turgul senarist) filmleriyle devam etti. Gerçi bütün bu filmlerde Turgul'un formül hep aynıdır: Orta yaşlı bir erkek ve ona eşlik eden bir delikanlı. Yani bir nevi modern Kavuklu ile Pişekar. Orta yaşlı erkek daima Şener Şen'dir ve ona dönemin popüler isimleri eşlik eder. Mesela Uğur Yücel (Muhsin Bey), Şevket Altuğ (Gölge Oyunu) ya da Timuçin Esen (Gönül Yarası). İlla bir de Meltem Cumbul ya da Yeşim Salkım gibi güzel vardır yanlarında. Turgul'un formülü "Av Mevsimi"nde de değişmiyor. Fakat Şener Şen'e bu kez "Cem Yılmaz", "Çetin Tekindor", "Okan Yalabık" gibi birden fazla erkek oyuncu/karakter eşlik ediyor.
"Av Mevsimi" çok iddialı ama hedefi ıskalamış bir polisiye, tıpkı
"Ejder Kapanı" filmi gibi. Yazan ve yöneten Yavuz Turgul olduğu
için beklentilerimiz de haliyle yüksek oluyor ama filmin bu beklentiyi karşıladığını söylemek zor doğrusu. Beni polisiye adına şaşırtan, heyecanlandıran herhangi bir şey yok ne yazık ki.
Filmde Çetin Tekindor'un olağanüstü performansı öne çıkıyor. Tekindor "Çolakzade" rolündeki yorumuyla adeta herkese oyunculuk dersi veriyor. Birinci sınıf prodüksiyon ve özellikle finalde bulunan av köşkündeki görsellik "Av Mevsimi"nin diğer artıları. Bu başarılı görsellik için görüntü yönetmeni Uğur İçbak'a tebrikler.
Haftanın Belgeseli
"Saçıl Susam Saçıl"
İstanbul'da simitle hayat bulan beş insanın öyküsünden yola çıkan simidin yapılış ve satış aşamalarını anlatan belgeselde simit her yönüyle ele alınıyor.
Kabataş'taki Kazım Usta'nın 48 yıldır yaz kış demeden simit satması gibi gerçek hayattan kesitler yer alıyor belgeselde. "Simit Sarayı"nın sponsorluğunda çekilen "Saçıl Susam Saçıl" belgeselini tecrübeli bir isim olan Sinan Toğrul yönetiyor.
