1970'lerde büyük ses getiren "Milli Sinema" akımı "Selam" filmiyle sinemada varlığını yeniden gösterdi. "Sol" içerikli filmlere tepki, "din" konusunda yollarını ayırdığı "Ulusal Sinema"ya alternatif olmak amacıyla ortaya çıkan akımın fikir babası yönetmen Yücel Çakmaklı'dır. "Türk Sineması'nın ancak köylüsü ve şehirlisi ile, manevi kıymetleri maddeden üstün tutan Müslüman Türk halkının inançları, milli karakteri, gelenekler ile yoğrulmuş, Anadolu gerçeğini yansıtan filmler vererek "Milli Sinema" hüviyetine kavuşacağı aşikardı" diyerek özetler bu akımı Çakmaklı.
Yılmaz Güney'in "Umut" filmi 1970'de sinemada bir milat olmuş ve belli bir bakış açısıyla çekilen filmler akımını başlatmıştır. Bakış açılarını daha çok dönemin siyasi akımlarından oluşturur. Sol içerikli filmler tamamen ekonomik ve sosyal nedenlerin altını çizerken, "Ulusal" ve "Milli Sinema" milli ve manevi değerleri esas kabul eder.
"Arkadaş"
Yücel Çakmaklı'nın "Birleşen Yollar" filmi "Milli Sinema"nın ilk örneğidir.
Milli ve manevi değerlerin aktarılmasına dayanan bu yeni anlayış bunalmış, sıkışmış -belki de ötekileştirilmiş- bir anlayışı beyazperdeye taşır. Bu kitlenin sesini kitlelere duyurur. Ve, zamanla bir mite dönüşür. Milli Sinema "milli" ve "manevi değerler" kavramları üzerine dikkati çeker. Bu sözcükler sol ve sağ kesimlerde farklı anlamlar ifade etse de çözüm önerilerinde yolları birleşir. Bunun en güzel örneği de Yılmaz Güney'in "Arkadaş" filminde karşımıza çıkar. Güney, filmdeki burjuva kıza manevi değerleri hatırlatır. Dönemin siyasi yapısı gereği birbirlerine karşı agresif bir duruş sergilerler. Türk Sineması da bir uzlaşı halinde kültürel zenginliğe dönüşecek bir fırsatı kaçırmış olur.
"Memleketim"
Yücel Çakmaklı, Necip Fazıl Kısakürek'in "Deprem" adlı eserini sinemaya "Çile" adıyla uyarlar. Film dinsel ağırlıklı olmayınca "Birleşen Yollar"daki etkiyi yaratmaz. Bu filmleri "Zehra" takip eder. Buradaki Zehra karakteri sanki "Birleşen Yollar"ın Feza'sının bir tamamlayıcısıdır. "Oğlum Osman" filmi İslami düşünceyi -pek çok Türk filminin tersine- seyirciyi sömürmeden filmin ana teması olarak aktarır. Bu da "Milli Sinema" adına bir kazançtır. "Kızım Ayşe" Milli Sinema'nın genel tavrını koruyan bir film olarak Çakmaklı'nın filmografisindeki yerini alır. Çakmalı dönemin starlarından Filiz Akın ve Tarık Akan'la "Memleketim" filmini çeker. Film büyük tepki alır. Sinema Profesörü Alim Şerif Onaran, "milli değerlere dönmenin başarılı bir örneği" derken Milli Sinema'yı savunanlar, bozuk bir İslam'ı rencide eden kişilere taviz verdiği gerekçesiyle Çakmaklı'yı ve filmi eleştirirler.
1970'lerin ortalarında sinemada başlayan kriz Milli Sinema'yı da etkiler. Çakmaklı da rotayı TV dizilerine çevirir. Sinema anlayışını bu kez "Bir Adam Yaratmak", "Osmancık" gibi dizilerle sürdürür. Çakmaklı'nın ses getiren son filmi ise "Minyeli Abdullah" olur.
Geçen hafta gösterime giren "Selam" filmi "Milli Sinema"nın güzel bir örneği olma fırsatını kaçırıyor. Bitmeyen bir müzik, abartılı oyunculuklar ve TV dizisini aşamayan bir yönetmenlik, filmin hedefine ulaşmasında yeterli olamıyor. Ne yazık ki iyi niyet Selam'ın sinemasal anlamda doyurucu bir film olmasını sağlamıyor. Yine de "Milli sinema"yı yaşatmak adına bir çaba.