Dün, "istemezükçülere karşı birleşip tek yürek olalım" diye çağrıda bulunduk ve hemen başta ESİAD Başkanı Bülent Akgerman olmak üzere, İzmir iş dünyasının tüm aktörleri beklediğim, hatta beklediğimden de yüksek bir tonda İzmir'e yakışan birlik mesajını verdi.
Yapımı devam eden İzmir otoyolu ve yeni kent merkezi ile ilgili 30 milyar lirayı bulan iki dev yatırımı tehlikeye atacak itirazlardan söz ediyorum. Bu konuda; en somut, en cesur mesaj; Akgerman'dan oldu; "Yatırımcının uğradığı kayıp tutarının istemezükçülerden tazmin edilmesinin önü açılmalı ki; bundan sonra bu tür başvuruları yapacak olanlar bir daha düşünsün..."
Bravo Bülent Bey...
Cesur, cesur olduğu kadar da mantıklı bir yaklaşımı ilk seslendiren bir işadamı ve sivil toplum örgütü lideri olarak, o kadar önemli bir adım attınız ki; bunu ilerleyen zamanlarda daha net görecek herkes.
Akgerman'ın önerisine, İzmir'in önde gelen tüm işadamları da aynı kararlılıkla destek verdi. Ender Yorgancılar'dan Ayhan Baran'a, Ekrem Demirtaş'tan Abdurrahman Çabuk'a, Kemal Çolakoğlu'ndan Işınsu Kestelli'ye kadar herkes, bu kente ve bölgeye yatırım yapacak, istihdam yaratacak her yatırımcıyı, yatırım yapmaktan bezdirecek yargı yolunu ve itiraz yolunu açanların, eğer haksızlıkları ortaya çıkarsa, yarattıkları zararın tazmin edilmesine yönelik işbirliği yapılmasını savunmaları ümit vericidir. Kaldı ki; Bayraklı'daki yeni kent merkeziyle ilgili Belediye Başkanı Hasan Karabağ'ın sözleri ile otoyolla ilgili Bakan Binali Yıldırım'ın açıklamaları da ayrıca ümit vericidir. Karabağ; "Yatırımcılar korkmasın" açıklamasında, her tür kolaylığı yapacağını gayet net ifade ederken, Bakan Yıldırım; yasalar çerçevesinde yatırımın devamına dair her tür imkanın ivedilikle yapılacağı kararlılığını hükümet adına ifade etmiştir.
Özetle dostlar; bu kente, bu bölgeye, bu ülkeye taş üstüne taş koymak isteyenlerin engellenmesinin kesinlikle karşısındayız. Elbette yasalar çerçevesinde olmalı her yatırım ve her iş. Ama; gözünün üstünde kaşın var diyerek milyarlarca liralık yatırımları tehlikeye atmak, çocuklarımızın yarınlarını ipotek altına almak da kimsenin hakkı olamaz...
Sabah Toplantıları
Dün hayli yoğun bir gündü. Önce Egeli Sabah'ın "Sabah Toplantıları" adını verdiği toplantıların ilki vardı. İzmir'in EXPO 2020 adaylığı ile İstahbul'un 2020 Olimpiyatlarına adaylığının birbirine rakip değil, sinerji yaratacak iki büyük proje olduğunu anlatacak en doğru isim olan Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener'i dinledik ve çok da faydalandık. Prof. Erdener'den sonra kürsüye gelen EXPO Yürütme Kurulu Başkanı Mahmut Özgener de, aynı mesajı, öyle doğru tespitlerle verdi ki; bu toplantıyı aslında baştan sona herkesin izlemesini isterdim. Hele; Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz'ün önerisi; bana göre bundan sonra EXPO çalışmalarında çokça faydalanılması ve derhal uygulanması gereken bir öneri idi.
Türkiye'deki genç nüfusa ve bu genç nüfusun özelliklerine değindi Vali Daşöz ve; özellikle internet kullanımındaki farklılıklarını hatırlattı. İzmir ve tüm civar illerdeki gençlerden, öğrencilerden; EXPO Gönüllüsü olarak faydalanılması gerektiğine dair mesajın, başta Mahmet Özgener olmak üzere tüm ilgililerce dikkate alınması gerektiğini ısrarla tekrarlamak isterim...
30 yıl kaybolmasın
Dün, günümüz hayli yoğun geçti ve son durak; ESİAD'ın 29. Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı idi. Detayları haber saygalarımızda okuyacaksınız ama toplantının üç konuşmacısının bana göre altı kalın çizilmesi gereken açıklamalarını tekrarlamak istiyorum;
Kemal Çolakoğlu; İş dünyasının duayen ismi, yeni Anayasa çalışmalarında sihirli kelime "Uzlaşma" iken; Meclis kürsüsünde milletvekillerinin verdikleri küfürlü ve kavgalı görüntülerin, halkı uzlaşıdan uzaklaştırdığına dikkat çekti.
ESİAD Başkanı Bülent Akgerman da, uzlaşı kültürüne işaret etti ve siyasi atmosferin, sert söylemlerle Anayasa çalışmalarına katılım oranının düşmesine sebep olacak boyutta olduğunu hatırlattı. ESİAD Başkanının İkinci önemli mesajını tekrarlamak isterim; "Kamu yararı ifadesindeki muğlaklığın, bugüne kadar aslında kamu için yararlı olacak birçok yatırıma engel olduğunu hatırlatmak isterim..."
Ve; toplantının şeref konuğu Meclis Başkanı Cemil Çiçek. Hazırlanan anayasanın tartışılacağı ve oylanacağı yasama organının başı olarak, en başından beri uzlaşmayı önemseyen ve bunun için sivil toplum ve meslek örgütleriyle her hafta Türkiye'yi gezip, tarafları dinleyen Çiçek; 12 Eylül darbesini yapanların yargılama süreciyle birlikte; yeni ve sivil bir Anayasa yapmanın artık bir ihtiyaç değil, mecburiyet olduğu mesajını vererek son noktayı koydu. Ve; eğer bugün bu fırsat kaçarsa; önümüzdeki 30 yıl bir daha aynı fırsatın olamayacağı tehlikesini hatırlattı.
Anlayana...