• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ŞEBNEM BURSALI

Prodi dedi ki...

sebnem.bursali@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25 Eylül 2012, 19:21
Sezar'ın hakkını Sezar'a verelim ve İtalya'nın iki dönem başbakanlığını yapmış, Avrupa Komisyonu eski Başkanı Romano Prodi'nin, İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde yeni akademik dönemin ilk dersini vermek üzere İzmir'e gelmesini sağlayan Ekrem Demirtaş'ı kutlayalım öncelikle. Nisan ayında belli olmuş Prodi'nin geleceği ve bir sonraki İtalyan cumhurbaşkanı olmasına kesin gözüyle bakılan bu dünya liderinin, İzmir'in EXPO adaylığı sunumlarından birinde olması teklifini de yaptı Demirtaş. Kabul edip etmediğini bizzat sorduk ve 'şahsı adına memnuniyetle kabul ettiği' yanıtını, EXPO Yürütme Kurulu'na iletmek de bizim görevimiz sayılır.
Rektör Prof. Dr. Tunçdan Baltacıoğlu'nu, hem göze hem kulağa hoş gelen muhteşem bir sunum hazırlayan Öğrenci Faaliyetleri Müdür Yardımcısı Emel Akçay Uzun ve ekibi ile emeği geçen herkesi kutluyorum. Akademik dönemin ilk dersini veren Prodi ile, daha sonra özel görüşme fırsatımız da oldu. Manşette bu konuyu, 'EXPO dersi' diye verdik. Türkiye-AB ilişkilerinden, yeni dünya düzenine kadar da olağanüstü bir vizyon çizdi Prodi. Tekrara girmek istemiyorum ama altını tekrar çizmek istediğim iki nokta var, 2015 adaylığımız sırasında son birkaç saat içinde üye ülkelerle bire bir yaptığı 'özel ve genel' temaslarla EXPO'yu Milano'ya kazandıran eski Başbakan Prodi, rakiplerimiz güçlü olmasına rağmen 2020 EXPO'sunu kazanmamızın hayal olmadığını söyleyip ekledi: "EXPO'yu kazanmak için yerel yönetim ile genel yönetim birlikte çalışmak zorunda. Özellikle küçük ülkeler üzerinde çalışın ve onları ikna edin. Bütün bunları da bir an önce yapmaya başlayın, yani süratli olun."
Formül bu, 3 aşamalı. Bizim de en başından beri söylediğimiz şey aslında. Sol bir partinin genel başkanı olarak başbakanlık yaptığı dönemde, sağ bir partiden seçilen Milano Belediye Başkanı ile çalıştı. Ama ne kendisi, ne de Belediye Başkanı için, içerideki rekabetleri, EXPO sürecinde söz konusu olmadı. Diyor ki Prodi: "Her hafta Başkan beni telefonla arar ve ben şunları yaptım, siz de lütfen şu ülkeleri arayıp destek için ne gerekiyorsa yapın diye ödev verirdi. Ben de yapardım."
Aziz Bey'in, Başbakan Erdoğan'ı arayıp böyle bir şey söylediğini sanmıyorum. Ama bugüne kadar olmayan, bundan sonra da olmayacak diye bir durum yok. Ne dersiniz Başkan?

'Aşkın ozanı' gitti...

Kendi deyişiyle, 'aşkın icadı' idi müzik. Karabağlar Çamlık mahallesindeki mütevazı evinde 2009 yılında Şafak İnce, Yeni Asır için görüşmüştü Türk Halk Müziği'nin en büyük ustası Neşet Ertaş ile. 6 yaşında babası Muharrem Ertaş'tan aldığı sazı, öldüğü güne kadar hiç bırakmadı. Belki de, kendisine ihanet etmeyen tek şey idi bağlaması. Demokrasinin beşiği, medeniyet eşiği dediği ve son yıllarını geçirmek için yerleştiği İzmir için, "Gezdim tüm dünyayı gördüm. Güzel İzmir sana geldim. Benim şirin-güzel yurdum. Güzel izmir sana geldim" dizelerini yazdı. Karabağlar Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm'e sesleniyorum buradan, Karabağlar'da bir Neşet Ertaş Kültür Evi yapmak artık farz oldu Başkan.
2010 yılında Yeni Asır okurları için, yılların dostluğuyla harika bir röportaj yapmıştı Faruk Demir. Müziği, bir gönül hizmeti, kutsal bir tapınak olarak niteleyen büyük usta, bahçesinde bulduğu kanadı kırık bir güvencini, veterinere tedavi ettirene kadar gözüne uyku girmeyecek kadar her canlıya tutkun bir gönül adamı idi.
2009 yılının 30 Ağustos resepsiyonunda, Ankara Gazi Orduevi'nde birlikteydik. Uzun uzun sohbet ettik. İzmir'den, aşktan, müzikten ve siyasetten konuştuk. Zafer Şahin ile birlikte 3 kişi başladığımız gönül sohbetimiz, gitgide kalabalıklaştı ve çemberde söz hep Neşet Ertaş ustanın idi. Neşet Ertaş'ın müziğiyle geç tanışanlardanım. 30'umdan sonradır benim Neşet Ertaş'ı keşfetmem. İtiraf edeyim, müziğinden ziyade sözlerindeki derinliktir beni etkileyen. Bağlamasını çalışından, müziğinin içinize işleyen etkisinden çok, sözündeki felsefesi beni yakalar.
Hiç okula gitmemiştir Neşet Ertaş ama fahri doktora almış ve UNESCO tarafından 'Dünya Yaşayan Kültür Hazinesi' ilan edilerek korunmaya alınmıştır. Sağlığında kıymetini bilmeyenler, ölüsünden pirim yapmaya çalıştıkça sinirleniyorum. Dün, televizyon ekranlarına çıkan ve Neşet ustanın büyüklüğünden söz eden Arif Sağ, çok değil, birkaç yıl önce İTÜ Konservatuvarı'nda misafir hocalık yaptığı dönemde, Neşet Ertaş'a 'fahri doktora' unvanı verilmesi gündeme geldiğinde rest çekmiş, "Bu cahil adama doktora verirseniz istifa ederim" demişti. Neyse ki kıymet bilen akademisyenler, Sağ'ın bu sözlerine itibar etmemiş ve fahri doktora verilmişti...
Sadece müzik adamı değil, barışın da gerçek simgesiydi Neşet Ertaş. Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı, 'Kardeşlik Manifestosu'nda kendisini ve Kürt ozan Şivan Perver'i anması da bu yüzdendir. Neşet Ertaş'ın ismi; "Bu kan dursun" diye anıldı ve buna yorumu şöyle olmuştu büyük ustanın: "Biz aşığız, insan aşığıyız. Suçun sorumlusu ruhtur, vücudun günahı yoktur. Şüphesiz ki her can haktır, 'incitme canı, incitme' diye türküler söyledik. Hepimizin yüreği yanıyor giden canlara. Akan kanın durmasını istiyoruz. Hepimiz aynı Allah'ın sofrasındayız..."
Mekanın cennet olsun Neşet Ertaş usta. Bu sözlerin barışa adanan sözler olsun. Nur içinde yat...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.