Geçtiğimiz haftanın en çok konuşulan konularından birisi magazin basınının terörü, diğeri de ünlü bir çiftin ayrılık hikayesi oldu. Defne Samyeli ve Eren Talu'nun boşanmaları bir süredir gündemdeydi zaten. Daha doğrusu magazin basını böyle bir olaya hazırlıklıydı.
Uzun ve mutlu süren evliliklere takıktır genelde magazinci arkadaşlar. İsterler ki hep bir olay olsun çiftler arasında. Flört ettikleri ilk günden itibaren 'ne zaman evleneceklerini' irdelerler. Evlenince 'çocuğun ne zaman geleceği' yazılıp çizilmeye başlanır. Çocuktan sonra da 'ne zaman ayrılacakları' konusunu haber değeri taşır.
Eren Talu'nun işlerinin kötü gitmesiyle boşandı-boşanacaklar haberleri yazılıp çizilmeye başlanmıştı ki istenilen kare yakalandı. Eren Talu bir bar çıkışı bir kadınla görüntülendi.
Bunun haber değeri vardır. Evli bir erkeği başka bir kadınla yakalıyorsunuz, çekersiniz, resmi de basarsınız.
Peki, bardan çıkan bekar bir erkeğin peşinden koşturmaya, onun ağzından laf almaya, içerde kiminle olduğunu didiklemeye ne gerek var?
BARA GİDİP, İÇKİ İÇİLMESİN Mİ?
Bara gitmek yasak mı? Gidilmesin mi? Bunu mu söylemeye çalışıyoruz? İçki içilmesin mi? Bunu mu gündeme getirmeye çalışıyoruz? Bakın bara gidenler, orada içki içiyorlar ve böyle sarhoş olup yolda yürüyemez hale geliyorlar. Ya düşüyorlar ya da etraftakilere saldırıyorlar? Bu mesaj mı verilmeye çalışılıyor?
Ne bekliyoruz ki, bardan çıkanların zımba gibi olmasını mı? İçkiye ağzını sürmeyenler olacağı gibi bara girenlerin çoğu oradan ya çakırkeyif ya da sarhoş çıkacaktır. Ne var bunda? Bu kişi ekranlardan tanıdığımız bir ünlü de olabilir, işadamı veya politikacı da.
Olağandışı bir şey yaparlarsa, kendilerinden beklenmeyen bir davranış içinde bulunurlarsa elbette ki fotoğrafları çekilecek ve görüşleri alınmaya çalışılacaktır. Ama gerek Timuçin Esen, gerekse Uğur Yücel olayında iş çığırından çıkmıştır.
Çünkü ikisi de arkadaşlarıyla çıkmıştır ve gazetecilerin tacizi yüzünden onlardan ayrılmak ve yalnız yürümek zorunda kalmışlardır. Taciz, çünkü, sorulan soruya cevap vermedikleri halde peşlerinden gidilmiştir.
EDİTÖRLER VE YÖNETİCİLER
Uğur Yücel, sorulara cevap vermiyor, ne iyi davranıyor ne de kötü, yoluna devam ediyor, bir an önce kurtulmak istiyor belli ki, ama magazinci arkadaşlar mikrofonları ve kameraları ile peşlerinde. Sonra da olanlar oluyor tabii, ayağı takılıp düşüyor.
Şimdi ben bu görüntüyü izlemek zorunda mıyım? Burada hem muhabirlere ama esas olarak da yönetici koltuğundan oturanlara soruyorum bu soruyu. Muhabirler çektiler bu görüntüyü ve hemen koştular işyerlerine. Haberin bandını izlerken rahatsız olmadılar mı yaptıklarından? Bu da iş mi ya, burada suçlu olan biziz, adam bizim yüzümüzden yere düşüyor, diyerek günah çıkartmadılar mı? Utanmadılar mı yani bu haberi yayına hazırlamaya? Ya editörleri, magazin programlarının ve hatta haber programlarının yönetmenleri, ünlü haber spikerleri! "Çocuklar, arkadaşlar, böyle haber olmaz, bunun haber değeri yok? Bu kendi ayağımıza ateş etmeye, bindiğimiz dalı kesmeye benzer!" demedi mi?
Ben en çok bunu merak ediyorum biliyor musunuz?
Ya Eren Talu'nun başka bir kadınla yakalanmasının ardından yapılan "Güzel kadın aldatılır mı?' yorumlarına ne demeli? O da yarına...