Bütün dünya liderleri ve büyük şirketlerin CEO'larının geleceği kadınların şekillendireceğini söylemesine rağmen, bunu kabullenmemekte direnen ve kadınları küçümseyenler de bir hayli fazla. Koskoca profesör diyorsunuz, erkek ama bakıyorsunuz ki adam olmamış. "Her erkek erkek doğar ama her erkek adam olmaz" diyen psikolog Esin Acuman'ın kulakları çınlasın. Popüleritesini kadın dergilerine borçlu olan bir profesör, "Bilim insanlarının neredeyse tamamının erkek olduğunu bu nedenle bilim kadını kavramını doğru bulmadığını açıklıyor mesela. Klişeleşmiş soruyu soruyor ardından; mesela fizikte, kimyada veya tıpta Nobel almış kaç kadın vardır?"
İş kadınlarını kabullenemeyen veya onların öneminin farkında olmayanlar da var. Özellikle kadın derneği deyince pek çok kişinin aklına salt yardım yapmak için kurulmuş dernekler geliyor ki, bu dernekleri de küçümsememek gerekir. Kermes, balo, müzayede düzenleyerek birçok işadamının toplayamadığı paralarla olağanüstü işler başaran kadın dernekleri var.
NETWORK SAĞLAMAK
Benim sözünü ettiğim husus, dernekler arasında bu ayrımı yapamamak ve kadın derneği deyince, başında "İş" kadını olsa bile kadınları işten, ticaretten, rakamlardan anlamayan kadınlar olarak görmek istemek.
İskandinav seyahati sırasında da karşılaştık böyle düşünenlerle. Nezaketen karşılayanlar, bakanlığın hazırladığı raporları sunmakla yükümlü memurlar da oldu, candan karşılayan ve gerçekten yardımcı olmak için elinden geleni yapanlar da.
Bu tür gezilerin en önemli kazançlarından biri de, yeni insanlar tanımak. Gerek Helsinki, gerekse Kopenhag gezisinde yıllardır orada yaşayan ama Türkiye'nin sorunlarına bizden daha vakıf olan kişilerle tanıştık ve çok önemli görüşmeler yaptık. Konsoloslukta görevli Yılmaz Albayrak'ın Tatar Türk asıllı, yıllar önce Estonya'ya, oradan da Filandiya'ya göç etmiş eşinin evinde verdiği davette, hem gerçek Tatar böreği yedik hem de bu kişilerle sohbet ettik. Yeri geldikçe bu sohbetleri bu köşede paylaşacağım.
DANİMARKA PARLAMENTOSU
EGİKAD üyelerinin Hesinki'den sonraki durakları olan Danimarka'ya ben katılamadım ama Başkan Işın Yılmaz'dan öğrendiğime göre, bu gezi de oldukça verimli geçmiş.
"Dış ticaret ateşesi bizi parlemento binasında genç bir Türk kadın milletvekili ile buluşturdu. Sosyal demokrat bir partide milletvekili olan Yıldız Akdoğan, aşırı sağcı bir görüşe sahip bir yayın organında, Müslümalarla karikatür krizi çıkaran gazetede yazılar yazıyor. Kendisini Türkiye'ye davet ettik. 3. kuruluş yıldönümüne konuşmacı olarak gelecek" diyerek, anlattı izlenimlerini.
Danimarka Parlamentosu'nda kadın oranı yüzde 45 civarında. Dört partinin baskanı da kadın. Şu andaki dışişleri bakanı da kadın. Bir ilginç not da Danimarka'da yasayan yabancı kadınların içinde eğitim seviyesi en yüksek olanların İranlılar olması. Türkler en az ilkokul mezunu seviyesinde.
Başta sözünü ettiğim kadınları küçümseyen erkeklere, "Küçük Şeyler" adlı kitabın yazarı Üstün Dökmen'in sır sorusuyla cevap vereyim. Şu soruyu sorar Dökmen: "Ünlü İngiliz şair ve yazar Şekspir konuşma özürlü çocuğunu karısıyla başbaşa bırakıp evden ayrılmış, 20 yıl evine uğramamış, geride bıraktıklarını arayıp sormayarak kendini tiyatroya ve edebiyata adamıştır. Ve hiç kimse on bu yüzden yargılamamıştır. Peki, bunu bayan Şekspir yapmış olsaydı ne olurdu?"