• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
ALİ KOCATEPE

Bu hafta iz bırakanlar

ali.kocatepe@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16 Ocak 2010, 15:54
Yoğun yılbaşı haftasından sonra sinemaya ve yeni albümlere nihayet zaman ayırabildik. Haftalar öncesinden zar zor bilet bulduğumuz Devlet Tiyatrosu'nun "Rita'nın Şarkısı" oyununu ise Çetin Tekindor'un rahatsızlığı nedeniyle iptal olunca izleme şansı bulamadık. Yeniden bilet aldık. Bir aksilik çıkmazsa ay sonunda izleyebileceğiz.

Fatih Akın ve Almodovar
Fatih Akın ismini görünce filmine gitmemek olmaz. "Duvara Karşı" ve "Yaşamın Kıyısında"yı izleyince tokat yemiş gibi olmuştuk. Bu kez çok farklı bir tad aldık son filmi "Soul Kitchen"dan. Ben bu tür tadları seviyorum. Film beni etkiledi. Hikayeyi de sevdim, çekimleri de, oyuncuları da, müzikleri de... Fatih Akın filmleri dört gözle beklenmeli ve mutlaka izlenmeli...
Aynen Pedro Almodovar'ın filmleri gibi... Ben Almodovar'ın anlatım tarzını, kurgusunu, oyuncularını çok beğeniyorum. "Kırık Kucaklaşmalar" için "eskilerin tipik Türk filmi hikayesinden farkı yok" diyenlere katılmıyorum. Kör yönetmenle artist olmak isteyen yoksul kızın öyküsünün dışında çok şey var. Film içinde filmin işlenişinden, kurgunun kusursuzluğundan, Türk filmi gibi denilen konunun dantela gibi örülüp sunulmasından etkilenmemek mümkün değil. Yönetmen farkı denen bu. Görmenizi tavsiye ederim.
Ben vampir filmlerini sevmem. "Gir Kanıma"ya seçeneğim kalmadığı için gittim. İsveç sinemasının ödüller kazanan bu filmi sade anlatımıyla, çağdaş yorumuyla diğer vampir filmlerinden ayrılıyor ve sinema severlerin dikkatini çekiyor.
Vakit geçirmek için "Arızalı Çiftler"e gidilebilir. Sabun köpüğü gibi bir film. Gelelim Cem Yılmaz'ın eserine:
Sahnede stand up yaparken izlediğim Cem Yılmaz'a hayranım. Sinemacı Cem Yılmaz'ı ise bir türlü sevemedim. Çok ilginç, çok değişik konular yakalamasına rağmen filmlerinden zevk alamadım. "Yahşi Batı"nın yönetmeni Ömer Faruk Sorak'ın hissedilen başarılı çekimlerine rağmen film beni sarmadı. Bir de sinemadaki seyircilerin sadece bol küfürlü sahnelerde gülmesi dikkatimi çekti. Stand up'larında esprileri ile herkesi kahkahala boğan Cem Yılmaz'ın filmlerinde bir kaç sahnede tebessüm ettiğimi farkettim. Artık Cem Yılmaz filmlerinden "Oh be ne güzel filmdi!" duygusuyla çıkma ümidim de azaldı...

Candan ve Ayşegül albümleri
Müzik sektörünün nasıl dibe vurduğunun bir örneği de benim gibi bir müzik adamının albüm değil sinema yazması. Üretim o kadar azaldı ki. Geçen hafta iki albüm satın aldım. Biri uzun süredir yeni albüm üretmeyen Candan Erçetin'in. Son on beş yılın en istikrarlı ve çizgisini en iyi koruyan sanatçısı diyebilirim onun için. "Kırık Kalpler Durağı" çok başarılı sözleri ve müzikalitesiyle Candan'ı yine zirveye taşıyor. Onu sahnede yalnız bırakmayan seyircisi albümüne de ilgi göstererek onu mükafatlandırdı.
Candan besteci ve özellikle söz yazarı kimliğiyle parlıyor. Ona sahnede de eşlik eden usta iki müzisyen Mustafa Süder ve Nuri Irmak albümde de dokunuşlarını hissettiriyorlar. Kendi şarkıları dışında rahmetli Esmeray'ın 1974'de Toplu İğne Beste Yarışması'nda birinci olan "Unutama Beni"sine de yeni bir yorum getiren sanatçı, finaldeki "Ninni" sarkısıyla toplumsal bir mesaj vermiş. On altı şarkılık bu albüm arşivinizde olmalı. Mutlaka alın...
Alıp dinlediğim ikinci albüm 40 yıllık arkadaşım Neco'nun kızı, son dönemlerin ses getiren gazetecilerinden Ayşe Özyılmaz'in albümü oldu. Ablası Zeynep'in çektiği şirin fotoğraflar, daha çok gençlere hitap eden kıvrak parçalar yanında beni etkileyen iki slow yorumundan söz edeceğim. Yalın'ın bestesi "İki Sakin", Mert Ekren'in bestesi "Çocuk" Ayşe'ye çok yakışmış. Kıpır kıpır parçalarda ise biraz Nil Karaibrahimgil rengi hissediliyor. Yapmak istediklerini cesaretle gerçekleştiren gençleri çok seviyorum. Ayşe iyi bir örnek...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.