İskender Doğan adını 1969'da jürisi olduğum Milliyet Gazetesi Liselerarası Müzik Yarışması'nda duymuştum. En iyi solist seçilmişti.
Sonra Edip Akbayram'ın birinci olduğu Altın Mikrofon Yarışması'nda da dikkatleri çekti.
1974'te Toplu İğne Beste Yarışması'nda birlikte yarıştık. Ardından onun prodüktörü olmaya karar verdim. "Kan ve Gül"ü bestelemişti. Attila Özdemiroğlu'na verdim şarkıyı. Harika bir düzenleme yaptı. 45'lik plak olarak yayınladık. Bomba etkisi yarattı ve çok tutuldu. Bir de long- play yaptım İskender'e. Kapak ve promosyon fotoğraflarını da ben çekiyordum. Şöhreti yakaladı. Bana hep "Patron" derdi.
***
Şimdi durup dururken bir İskender Doğan ve "Kan ve Gül" yazısı nereden çıktı demeyin. Elbette bir nedeni var. Anlatayım:
Son iki aydır sahne çalışmalarımızda bize eşlik eden orkestramızda değişiklikler yaptık. Örneğin genç ve yakışıklı bir gitaristimiz var. Vokal de yapıyor, şarkı da söylüyor. Keman çalan kız arkadaşı Ezgi Ünlü'yle birlikte dahil oldu grubumuza. Adı Derşan.
Derşan evvelki yıl "O Ses Türkiye" de yarışmış ama seslendirdiği Kenan Doğulu şarkısı "Tutamıyorum Zamanı" ile jüri üyelerini döndüremediği için elenmişti. İstanbul Konservatuarı mezunu Derşan aslında ünlü bir sanatçının oğluydu. İskender Doğan'ın...
İskender Doğan'ın Okşan adlı sevgilisiyle evliliğinin meyvesiydi. Ve adını, İskender'in "Der"inden ve Okşan'ın "Şan"ından alıyordu...
İskender belki tek şarkılık bir stardı ama "Eski Dostlar"la birlikte yıllarca müzik yaşamında dimdik durmayı başardı... Hiç eğilip bükülmedi... Eşinden ayrılmış ama oğlunu da iyi bir müzisyen olarak yetiştirmişti...
***
Ben Derşan'ı orkestra şefimiz Özkan Turgay'ın stüdyosunda tanıdım. Aynı babasının modeli. Ve geçen ayki Pera Palas programımızla birlikte orkestramıza dahil oldu. 40 yıl önce babasıyla çalışırken şimdi oğluyla sahneyi paylaşıyoruz. Ona sahnede "Kan ve Gül"ü söyletiyorum. Kendi yorumundan sonra, bir de babasını taklit ettirerek.
Ve zamanın nasıl geçtiğini hayretle izleyerek...
ONNO'SUZ 18 YIL
16 Ocak Onno Tunç'un 18. ölüm yıldönümüydü. Popüler müziğimizin gelmiş geçmiş en büyük müzik adamlarından birini anmak, onu unutmamak, unutturmamak gerek.
***
En verimli çağında daha 47 yaşında bir uçak kazası onu bizden ayırdı. En sevdiğim besteleri arasında aklıma ilk gelenler, çoğu Sezen Aksu'nun seslendirdiği şu şarkılar: "Sen Ağlama", "Git", "Bir Çocuk Sevdim", "1945", "Değermi Hiç", "Hadi Bakalım", "Şinanay", "Beni Unutma", "Ne Kavgam Kaldı ne Sevdam", "Yalnızca Sitem", "Işık Doğudan Yükselir", "Seninleyim" ve "Dünden Sonra Yarından Önce"...
***
Onno'nun Yalova'daki anıtının açılışında (sonradan kaldırıldı) Sezen'in kaleme aldığı ve benim okumamı istediği yazısını saklamıştım. Anılarımı yazdığım kitapta yayınladım. O özel notu sizinle bir kez daha paylaşmak istiyorum. Sezen, Onno'yu o kadar güzel anlatmış ki:
"Değerli biri kaybedildiğinde, ardından onun hizmetlerinin, kişiliğinin öneminin altını çizecek sözler edilmesi olağandır hepimizin bildiği gibi.
Bu üreten insanın ve onun yaşama katkılarının hakkını teslim eden sözcükleri yaşamında duyabilenlerin sayısı bu çağda bile fazla değil yazık ki.
Onno, bu değerlendirmelerin bir kısmına tanık oldu sağlığında.
Ancak söylenmeyen, bilinmeyen çok şey kaldı. Bir küçük konuşmayla ifade edilemeyecek çok şey... Ve asıl ifadesini ancak müzikte bulabilecek bir çok şey.
Onno, tanrının verdiği sıra dışı yeteneğiyle gustosunu bilginin sonsuzluğuna olan inancıyla birleştirmiş bir dehaydı.
Tüm özellikleriyle deha sözcüğünün sözcük karşılığıydı... Ve bizce, bu onun doğuştan asıl adıydı.
Bu ülkeye ve dünyaya bir daha onun gibi birinin nasip olması için hepimiz dua edelim."