Bülent Gürlük

Ülke gündemini boşverdim gitti!

Bugün ne yazsak boş...
Türkiye'nin gündemi, önceki sabah spor dünyamızın göbeğine düşen operasyon bombasıyla dağıldı bile...
Ne de olsa baskın düzenlenen kulüplerin içinde şampiyon Fenerbahçe, gözaltındakilerin başında ise savcılıkta 'örgüt liderliğinden' işlem gören Başkan Aziz Yıldırım var.
Türkiye'nin başka bir muhabbete gark olması beklenir mi artık! Kültürmüş, sanatmış hikaye... Başbakan ve muhalefet lideri arasında 'aşık atışmasına' dönüşen söz salvolarını dahi gölgede bırakır Aziz Yıldırım'ın içeri alınması.
O öylesine bir aziz insan ki, Fenerbahçeliler sevgiden, geride kalanlar ise kıskançlık ve nefretten yere göğe koyamıyorlar adamı.
***
Medyada bundan sonra işleyecek sürece, dimağımız 'Ergenekon Davası'ndan alışkın. Şike ve teşviki organize suç kapsamına sokan yasa yürürlüğe girdiği için, her soruşturmada duyacağımız tekerleme değişmeyecek.
Falanca ve filanca kişiler, ya 'çıkar amaçlı ve silahlı suç örgütü kurmak, yönetmek' ya da şimdilik adı konmayan şebekeye 'üye olmak, suça karışmak' iddialarıyla sorguya çekilecek.
Tabii zanlılar daha hakim kapısında sökün etmeden, türlü yaftalar çoktan üzerlerine yapıştırılmış haldeki haber ve fotoğraflarını gazetelerde boy boy göreceksiniz.
Bizim basındaki 'adli takip', savcı ve hakimlerin kovuşturmasından önde seyreder çünkü.
Arada bir sürü dedikodu, söylenti, şeytanın aklına gelmeyecek senaryolar, 'bir savcı' ya da adı gizli tanıkların yapacağı açıklamalar gırla gidecek.
Bakarsınız, 'altında Kalaşnikoflar yatıyor' diyerek Şükrü Saraçoğlu'nun çimlerini kazmayı teklif edenler de çıkabilir...
***
Ama yemezler...
Adliyedeki soruşturma ve yargılamaları saygıyla karşılarım, o kadar. Medyanın yalan dolan sanatına ve komplo teorilerine tokum. Size de kin, intikam ve kamplaşma ruhu yerine, gerçek sanatın gıdasıyla beslemenizi tavsiye ederim.
Örneğin bu yazıyı okuduğunuz sırada, ben geride bıraktığımız geceyi 'Kuğu Gölü Balesi'ni izleyerek geçirmenin keyfini çıkarıyor olacağım. Herkes 'kim içeride, kim dışarıda'yı konuşurken, ben zihnimi yüksek ihtimalle eşim Derya ile Kuğu Gölü'nün kritiğine yoracağım. Zevkle ve muhabbetle...
Çünkü 'seçim' bunaltısından sıyrılamadan 'yemin' polemiğine bürünen, o bitmeden 'şike' skandalı ile felaket bulamacına dönüşen ülke gündeminden bıktım usandım. Ne problemli bir memlekette yaşıyoruz yahu!
İsteyen gelir, isteyen kalır. Ben 'Kuğu Gölü'ne doğru yola koyuluyorum arkadaş!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.