Sıcaklar kadar, İzmir'in kültür yaşamına çöken miskinlik de her yaz bunaltır beni. Bakın, şu sıralar kentin ayıbını örten Uluslararası İzmir Festivali dışında gençlerin, tatile giren öğrencilerin, 6 ayını Çeşme'ye kapatma şansı olmayan çalışan kesimin sahilde boş boş dolaşmaktan gayrı zevk alabileceği ne var?
Sadece kalburüstü kesimin ilgi gösterdiği festivalin günleri sayılı. Tiyatro, opera ve senfoni kapalı...
Kültür sanat adına yaz uykusuna yattığımız bir kentte sosyal hayatımıza nasıl renk katabileceğiz? Evdeki televizyon hapsi de dizilerin sezon finalleri ve o anlamsız 'survivor'ın galibini ilan etmesiyle bitti.
***
Dediğim gibi, sürü psikolojisiyle kendini sahile atan oluk oluk insan, biraz akşam serinliğine bulanarak kös kös eve dönüyor.
Orta yaş ve üzerindeki zevat dondurma yalayarak turlarken, biraz daha kanı kaynayanlar ya ağızlarında nargile marpucu ile kaldırımlara taşan kafelerde ya da ellerinde bira bardaklarıyla bar sandalyelerinde pinekliyor.
Ya ne yapsınlar, ne yapabilirler? İzmir'e layık görülen yaz tarifesinde oyunlar, konserler, şenlikler, süreklilik gösteren yerel ya da uluslararası festivaller yok.
Dondurma, çay, nargile, tavla, bira, patates... Yerseniz.
***
Ha, daha kaliteli zaman geçirmek isteyenlerin başvuru adresi ise İstanbul'dan gelen grupların sahneye çıktığı açık hava mekanları. Fuar, Karşıyaka ve bu yıl belki Bornova...
İstanbul'un özel tiyatroları, konsere gelen ünlü şarkıcılar ve müzik grupları yavaş yavaş sökün etmeye başladı.
Örneğin siz bu yazıyı okurken, ben büyük ihtimalle geride bırakacağımız geceyi Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu'nda Ali Poyrazoğlu'nu izleyerek geçirmiş olacağım. Bir kereliğine sosyal sorumluluk projesi kapsamında sahnelenecek 'Alzheimer Sahnede' adlı gösterinin ardından, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu daha üç gece aramızdan ayrılmayacak. Yine Karşıyaka Açıkhava'da, bu kez sezonluk oyunları 'Az Sonra...'yı sahneleyecekler.
***
Sürpriz isim Deniz Akkaya ve ekibin eskilerinden Nur Gürkan'ın da kadroda yer aldığı oyun, 'Televole Kültürü'nü değişik açılardan görüntülerle gündeme taşıyor.
Sanatçılar ile medya arasındaki bilindik çekişmelerin komediyle harmanlandığı oyunda, magazin dünyasının kağıttan kahramanları mı haklı, gerçekten toplum için ürettiği halde yüzüne bakılmayan üstatlar mı, yoksa reytinge göre şerbet veren basın mı?
Elbette, 'izleyici kimliğiyle' tarih boyunca sürecek bu kavganın neresinde durmanız gerektiğini yeniden gözden geçirmek kendinize kalmış.
Dondurma, çay, nargile, tavla, bira ve patates faslından sıkılan sahil yolcularına duyurulur! 3 gece boyunca, 'Az Sonra...'