Giriş Tarihi: 04 Mayıs 2016, 17:18
İzmir'de yerel ürünlerimizin kente marka değeri kazandırması yolunda atılan adımlar, düzenlenen organizasyonlar ümit verici. Sanat alanında tam karşılığını bulamadığımız festivaller, İzmir'in güzide ilçelerinde bölgenin adıyla bütünleşen ürünlerle yapılıyor.
Alaçatı'da Ot, Urla'da Enginar, Bayındır'da Çiçek festivalleri, istikrarlı bir ilgiyle her yıl daha büyük dalgalar oluşturarak yurt çapında yankı uyandırıyor.
Doğrusu da bu değil mi? Önemli olan bu tür şenliklerle kentlerimizin adını duyurmak, sahip oldukları doğal, turistik ve tarihi güzellikleri üzerindeki çekim gücünü artırmaktır.
Örneğin 'Ot Festivali'ndeki izdihamla gündem yaratan Alaçatı'dan basına ve sosyal medyaya yansıyan kareler, Çeşme'nin şirin beldesini yaz ayları dışında da gezi turizminin merkezi haline getirecek bir merak duygusu uyandırdı.
Kendi halinde bir kasaba görünümündeki Alaçatı'nın makus talihi, sörf tutkunlarının vazgeçilmez adresi haline gelmeye başlamasıyla değişmişti.
Sörfe gelenlerin bu şirin beldenin doğasını ve tarihi dokusunu keşfetmeleri, Alaçatı'ya yerleşme furyasını bir anda tetikledi... Birçok İstanbullu turizmci, işletmeci, mekan sahibi ve iş sektörünün temsilcileri Alaçatı'ya akın ederek orada köklü bir kent restorasyonuna imza attı.
Tarihi taş evler ruhuna ve aslına uygun bir şekilde yenilendi...
Mimari estetiği, canlı mekanları ve renkli görüntüleriyle Alaçatı sokakları, insana kendini İspanya'da, İtalya'da gibi hissettiriyor.
Ve şimdi kenti vitrine çıkaracak her hareket, Alaçatı'yı turizmin tüm yıla yayılacağı yeni kimliğine adım adım yaklaştıracak.
Aynı şekilde Enginar Festivali'yle ismini son haftalarda çok konuştuğumuz Urla, sahildeki taş konakların hayırseverler tarafından yenilenerek çiçeklerle donatıldığı Foça, Kaleiçi evlerinin dakoratif restorasyonuyla kendine özgü bir ambiansın ortaya çıktığı Seferihisar Sığacık, sürekli ilginin büyüdüğü birer çekim merkezi haline geliyor.
Elbette tarihi ve doğal yapıyı bozmadan yenilenmek, güzelleşmek, yurtiçinden ve dışından daha çok ziyaretçinin gözdesi konumuna gelmek gurur vericidir.
Ancak yerel yönetimler, bu makyajı eline yüzüne bulaştırmayacak şekilde kenti planlamalı ve konuklarının ihtiyaçlarını karşılayacak yatırımları gerçekleştirmek zorundadır.
Örneğin festival ya da etkinlik günlerini geçtim, sıradan bir hafta sonu gezmesi için Urla, Çeşme, Seferihisar ya da Foça'ya giden İzmirliler bile araçlarını koyacak parkyeri bulamıyor.
Belediye yönetimlerine seslenmek istiyorum.
Hem kentlerinizi tanıtmak, turizm potansiyelini güçlendirmek için organizasyonlar, konserler, festivaller düzenleyecek, sanat sokakları açacaksınız, hem de normal bir günde ilçenize gelen vatandaşların parkyeri hatta tuvalet sorununu bile çözemeyeceksiniz...
Sonra da insanların mecburen kaldırım kenarlarına park ettikleri bütün otomobillere trafik cezaları kesilecek ve siz bundan rahatsızlık duymadan koltuklarınızda oturacaksınız!
Bu kabul edilemez...
Başınızın tacı olarak görmeniz gereken konuklarınızın huzurla, esenlikle zaman geçirmesi için elinizden geleni yapmanızı bekliyoruz. İşe onların araçlarını bırakabilecekleri otoparklar açmaktan başlayabilirsiniz.
Artık Foça'ya, Sığacık'a, Urla'ya, Alaçatı ve bölgemizdeki diğer turistik-yazlık yerlere giden insanlarımız, güzel bir gün geçirmenin bedelini acımasızca kesilen trafik cezalarıyla ödememeli. Misafir böyle mi ağırlanır, ayıp yahu!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın.