• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
’Güven bana bebeğim’ HAKAN URGANCI

'Güven bana bebeğim'

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14 Aralık 2013, 18:05
Erkekler, kadınların bitmek tükenmek bilmez sorularına karşı tepkilidir genellikle. Kadınlar da onların bu tepkili hallerine fena halde ayar olmaktadır. Ne tuhaftır ki bu kısır döngüyü yaratan, her, ikisinin de aynı duygusundan kaynaklanır: Güven arayışı...
Yapımcılarla birlikte Kıbrıs'ta çekim yapmaya gidiyoruz. Program partnerim olan Didem, yapımcımız Metin'e, 'Orada nerede kalacağız?' diye soruyor. Halbuki, beş dakika sonra otelde olacağız ama Didem aynı soruyu kaygıyla sürekli olarak soruyor. 'Nerede, hangi şartlarda konaklayacağız?'
Metin, dudaklarının kenarında alaycı bir tebessüm, ancak biraz da sıkılmış ve içerlemiş bir ifadeyle, 'Otelde Didem'ciğim' diyor. Didem de bu tavıra bozulup, 'Hayır söylesen ne olur sanki?' diyor. İkisini de anlıyorum. Sanırım buna rağmen bir erkek olarak, Metin'le daha çok empati kurabiliyorum. Şöyle ki:
Didem'in bir şeyler sorup öğrenmek en tabii hakkı. Bununla birlikte Metin de, Didem'in beş dakika bile sabır gösterememesine şaşırıyor. (Bakın, Didem haklı diyorum ama sözgelimi benim bu soruyu sormak hiç aklıma gelmedi.) Metin'in aklında şu var: Bugüne kadar onlarca program yaptık. Hep en iyi yerlerde kaldık. Neden bu kaygı, bu güvensizlik? Bana güvenmiyor mu?' Bu hep böyle oluyor. Didem, bir kez de olsa, 'Yahu bu da sürpriz olsun. Artık şu adama güveneyim, bugün de sormayayım' demiyor. Metin de bir kez olsun bir şeyi ilk sorulduğunda yanıtlamıyor.
Metin'in durumu size kendinden emin olmamak gibi görünebilir ama haksız da değil. Zira Didem de güven ihtiyacı içinde olduğu için soruyor. Bunca seyahatten sonra dahi Metin'in yapımcılığı onun için herhangi bir anlam ifade etmiyor. Aslında, kimseninki etmiyor. Zira kadın beyni, sürekli sağlama yapmak, herşeyi önceden bilip kendini güvende hissetmek üzerine çalışıyor.
Erkek beyni de sorgulanmamak, güvenilir olduğunu bilmek ve bunu hissetmek istiyor. Siz bu örneği istediğiniz duruma uyarlayabilirsiniz. Bakın bakalım gerçekten siz de böyle çatışmalar yaşıyor musunuz, yaşamıyor musunuz?

Manivela Akademi

Emre Urfalı'yla Ankara'da tanıştım. Sanırım Gazi Üniversitesi'nde konuk konuşmacı olduğum bir gündü... Benimle konferanstan sonra randevulaşıp misyonlarını anlattı. O zamanlar, bir başka kurumun bünyesinde üniversitelerle çalışıyor, burada hem öğrencileri organize edip ihtiyaçlarını öğreniyor, hem de yepyeni konuşmacılar ve eğitimciler keşfedip dağaracığına ekliyordu. Verdiğim iletişim dersleri ve konuşmalar ilgisini çekmiş olacak ki, işbirliği teklif etti. O gün bugündür, öncelikle bir televizyoncu olduğumdan, fırsat bulabildiğim ölçüde birlikte çalıştık. Anadolu'nun tabelasındaki karı cekedimizin yeniyle sildiğimiz en az bilinen ve zor ulaşılan yerlerine, üniversitelerin en uzak meslek yüksek okullarına, eğitim, aydınlık ve hepsinden önemlisi motivasyon götürdük. Hepsinden önemlisi diyorum, çünkü bilgiye çok çeşitli kaynaklardan ulaşırsınız ama motivasyon öyle kolay elde edilebilir bir şey değildir. Urfalı, ekibiyle birlikte 2007 yılından bu yana 300'den fazla seminer ve eğitim odaklı çalışmayı, KKTC dahil olmak üzere 72 farklı şehrimizde 100'e yakın üniversitede gerçekleştirdi.
Emre, yıllar içinde kendisi de, başarılı bir organizatörden iyi bi konuşmacıya dönüştü. Yaptığı işlerin sayısı bizi de fersah fersah aştı. Anadolu'da onu bilmeyen pek az üniversite öğrencisi kaldı ve dolayısıyla güvenilir bir isim oluşturdu. Böylelikle eşi Muazzez Urfalı ile birlikte, kendi kanatlarıyla uçmaya başladı. 2012 Haziran ayı itibariyle tüm heyecanı, bilgi ve tecrübe birikimleriyle, yoluna Manivela Akademi olarak devam etme kararı aldı. Manivela ismini neden seçtiklerini sorduğumda, Emre Urfalı bana, Türk Dil Kurumu'nun tarifi ile yanıt verdi. Manivela; bir ucunun bağlı bulunduğu bir nokta çevresinde dönen kol anlamına geldiği gibi kaldıraç anlamına da gelir. Yaptıkları çalışmalarla gençlerin bulundukları konumdan daha iyi yerlere gelebilmeleri ve daha başarılı bireyler olabilmeleri adına manivela etkisi yapmayı amaçladıklarını ifade etti.
"İş yok" diyen gençlere "iş çok" diyebilmek için, potansiyellerini keşfedebilmelerine yardımcı olabilmek için çalışan Manivela'ya, 'İyi ki varsınız' diyorum.

Kadınlar neden horlamaz?


Kulak burun boğaz uzmanı bir hekime, neden erkekler kadınlardan çok horluyor, diye sordum. Meğer östrojenin kadına bir hediyesi de (Kalp hastalığına karşı bağışıklık gibi) gırtlak kasını güçlü tutup horlamaya engel olmasıymış. Yani menopozdan sonra kadın nasıl kalp hastalığına aday oluyorsa (bir anlamda erkekleşiyor) aynı şekilde horlama da başlıyormuş. Siz ne düşünürsünüz bilmem de ben bu işte bir rahmet görüyorum. Menopoz ne demek? Doğurganlık bitti demek. Yani? Artık çocuktan sorumlu değilsin. Düşünün ki yeni doğum yapmış bir kadını... Çocuğun uyku saatleri zaten düzensiz. Ailece uykusuz kalıyor, saatlerinizi bebeye ayarlıyorsunuz. Anne, çoğunlukla emzirir emzirmez göğsünde bebeğiyle uyuyakalabiliyor. Düşünün bir de horladığını! Bebek uyanacak, anneyi de uyutmayacak ve bu uykusuzluk döngüsü böyle sürecek, değil mi? Bence anneler bu yüzden horlamaz. Allah'ın büyüklüğü işte...


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.