Hayatta hiçbir şey yolunda gitmiyor diyenlere, Çin Bambu ağacının yetişmesi, olumlu ısrar için güzel bir örnektir. Çinliler bu ağacı şöyle yetiştirir:
***
Önce ağacın tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat inatcı tohum bu yılda da filiz vermez. Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler.
***
Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı
hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır. Akla gelen
ilk soru şudur: Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı yoksa
beş yılda mı ulaşmıştır? Bu sorunun cevabı tabii ki beş yıldır.
***
Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum beş yıl süresince sulanıp
gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edebilir
miydik?... Bir başarının şartları her zaman çok basittir:
Bir süre için alışın, bir süre tahammül edin, her zaman inanın ve hiçbir zaman geri dönmeyin.
Çünkü, başarı için hayat inançla ve dolu dolu yaşanmalı.
GÜNÜN SÖZÜ
Kuru vedalaşmanın nedeni duyarsızlık değil, ağlamaya hazır bir insanın aşırı gerginliğidir.
Frank Birch
Öyle bir ağırlık var ki İzmir'de...
Türkiye İstatistik Kurumu Bölge Müdürü Rıdvan Yaka, en yaşlı şehir İzmir demiş...
Haklı, öyle bir ağırlık var ki üzerimizde, bir türlü genç kimliğini gösteremiyor bu kent...
Bir de bu "yaşlılık psikozu", medya ile pompalanınca, kaderimize razı pozlar takınmaya başladık.
Bize taktıkları şu sıfatlara bakar mısınız?
***
Emekliler kenti...
Kafaya takmayanlar kenti...
Dinlenme kenti...
Telaş etmeyenler kenti...
***
Geçen gün de bir radyo DJ, söylenince İzmir ile ilgili övgüyle karışık ileri geri, tepem attı.
Beyefendi ne diyor biliyor musunuz?
"İzmir dünyanın en güzel şehri, yaşanacak tek yer... Kafa dinlemek için ideal... Şimdi gidin bu kente, insanları umarsız, kendi halinde, ne bir telaş var ne yorgunluk... Sessiz, sakin..."
Sanki bir sahil kasabasından söz ediyor, cins herif...
İşte Türkiye'nin üçüncü büyük kenti, işte yeni imajımız!
Baradan'ın armağanı
Ümran Baradan, gerek ülkemizde gerekse yurt dışında ülkemizi başarıyla temsil etmiş bir isim, bir seramik sanatçısı, bir hoca, bir değer...
Yıllardır İzmir için çok güzel çalışmalar yapıyor. Hele Kemalpaşa'da kurduğu Çiniliköy'ü gidip görmenizi isterim.
Ben yaklaşık bir ay önce, Kemalpaşa'ya gidişimde görmüştüm o özel mekanı...
Bence yabancı turistlerin de ilgisini çekecek bir sanat merkezi olmuş, koca köşk...
Çok beğendim, hayran kaldım.
Geçen gün, haberde gördüm; Çiniliköy müze olmuş; buna daha çok sevindim.
Hem sanat adına, hem gelecek kuşaklar adına...
Çünkü sanatımız, her anlamda saldırı altında... El sanatları, seramik, dokuma göz göre göre elden gidiyor.
İşte bu gibi girişimler, geleceğe taşıyacaktır varlıklarımızı...
O yüzden, yine topluma bir Ümran Baradan armağanı olan Oyuncak Müzesi'nden sonra, Çiniliköy Müzesi'ni de olumlu buluyorum.
Ülkesinin geleceğini düşünen bir sanatçı duyarlılığı bu...