Futbol literatürüne geçmiş meşhur bir tespit var: "Atanınla, tutanın iyi olacak." Peki ya topu taşıyan ile karşılayan ne olacak? Göztepe'nin tutanı iyi ama atanı yok mesela. Fakat gitti F.Bahçe'yi yendi. Topu taşıyanlarla kazandı. Uzun vadede yetersiz ama bu yoklukta mecburen orta sahasına sarıldı. Beşiktaş'ın tutanı sorunlu. Ama 3. haftaya kadar bekleyince sonuç kaçınılmaz oldu. Üstelik karşılayanları da arıza çıkartıp, atanı için de karar veremeyince idare eden bir takım çıktı ortaya. Ve hepsinden önemlisi topu taşıyan bir tek Quaresma olunca Antalya maçının skoru haneye yazıldı.
ATACAKLARI YENİ
F.Bahçe'nin ise atacakları henüz çok yeni. Tutanı tecrübeli ama yeterli mi tartışılır. Orada da sorun yine taşıyanda. Blokların arası kopuk. Sıfırdan bir takım hazırlığındalar. Alınıp henüz oynamamış üç yeni yabancısı var. Daha da almaya devam edecekler gibi. Cocu da Şenol Güneş gibi arayışta. Bu değişimin ve arayışın bedeli de olacak elbet. İşte o da tabelada. F.Bahçe ararken kazanabilir. Bu futbolun doğasında var. Ama kazanmaları kısa vadede her şeyin dört dörtlük olduğu anlamına da gelmez. Mesela Fener'in bir Quaresma'sı olsa Göztepe maçından puan alırdı.
Tam tersi Göztepe'nin bir Demba Ba'sı olsa fark açılıp gidebilirdi.
BU ŞEKİLDE SÜRECEK
Görünen o ki önümüzdeki süreç bu şekilde gidecek. Reyes girecek, Neustadter çıkacak. Slimani kovalayacak, Frey'e bakılacak.
Karius'a bakılıp, Roco'ya şans tanınacak. Olacak, olmayacak ve eleştiriler de alkışlar da tavan yapacak. Üç puan sevindirecek ama sıkıntıyı tamamen çözmeyecek.
Şu bir gerçek ki, son yılların en ilginç ligini yaşayacağız. Eğer ki dört büyükler dışında birileri çıkıp (ki bu kez çıkacak gibi gözüküyor) hedefe ortak olursa ligin zirvesinde tam bir şenlik yaşanacak. Kimse bu kez öyle bariz puan farkları beklemesin. Dengede geçecek bir lig ile karşı karşıyayız. Bu tabloya alışın. İyi haftalar...