• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Okulun cılkı ARZU GÜNAYDIN

Okulun cılkı

arzu.gunaydın@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19 Nisan 2019, 18:05

Annesi anlatıyor, küçük kız evde isyan ediyormuş: Okulda 8 saatte öğretemiyorlar da mı ödev veriyorlar diyormuş... Zor yaşam hakikaten...Sabah erkenden gittikleri okulda akşam saatlerine kadar vakit geçiriyorlar... Vakit geçirme derken, hiç de kolay olmayan bir eylem olan öğrenme ile meşgul olduklarını hatırlatmakta fayda var. Bir kısmı güncelliğini yitirmiş bilgileri tekrar etmekten usanmış öğretmenden dinlemenin sıkıntısı da eklenebiliyor kimi zaman... Neyse ki kimi zaman...
8 saat üzerinde oturulan sıraların ergonomikliğini tartışmaya açmıyorum bile... 40 dakika boyunca hareketlerinin kısıtlandığını ve bu şartlarda öğrenmelerinin beklendiğini de... Eh, bir de 8 saat boyunca öğrendikleri kendi ilgi alanlarına girmiyor olabilir. Ya da dikkatlerini çekmeyi başaramamışızdır.
Hatta konular ilgi alanlarından bizzat bu dersler yüzünden dahi çıkabilir.
Bir de 8 saat aynı sınıfta olmanın sebep olduğu iletişim sorunlarının eklendiğini düşünün.
Oğlumu geçenlerde doktor randevusu için öğle saatinde aldığımda, söylediği komik görünse de çok çarpıcıydı: Yarım günde okulun cılkı çıkmamış oluyor dedi.
Cılkı çıkan aslında çocukların kendileri olmalı diye düşündüm..
Sonrasında gitmek zorunda(!) oldukları spor aktiviteleri, kurslar vb var bir de...
Ardından ev ödevleri... Evde ebeveyn ve çocukların arasını açan ödevler...
Bitmeyen tartışmalar, stres dolu gün bitimleri, vaktinde yatağa girememeler ve ertesi gün yataktan çıkamamanın verdiği stres ile başlayan yeni gün... Böyle bir döngüde hamster gibi koşturan yavrulara tüm bunlar yetmezmiş gibi yüklenen yüksek beklentiler.. Ardından çocuklarda gittikçe artan psikiyatrik ilaç kullanımı..
Gerçekten iyi dayanıyorlar...

ESKİDEN ÖĞRENCİLİK

Kendi öğrenciliğime baktığımda ilkokulda son ders olan 5. saatin bitiminde yaşadığım yorgunluğu; sonrasında da özgür, kendi hayal güçlerimizle şekillendirdiğimiz oyunlarla dinlenişimizi hatırlıyorum... Ortaokuldan itibaren 6 saate çıkardı okulda geçirdiğimiz vakit.
Haftada bir gün yedi ders yapardık ve o 7. saat kabus gibi gelirdi... Okul sonrası ise tamamen özgür olduğumuz saatlerdi.
Yani oynama ya da oynamama bizim seçimimizdi. Adımıza yapılan programlar için koşmak zorunda değildik yani.

NİCELİK DEĞİL NİTELİK

Ancak artık devir değişti. Ne kadar çocukluğumuza özlem duysak da ortamları özgür bırakılamayacak kadar güvensiz hissediyoruz. Ve çocuklarımız öğrenmeye ne kadar çok zaman ayırırlarsa o kadar iyi sonuçlar elde eder sanıyoruz. Ve çok yanılıyoruz. PISA sonuçlarına bakıldığında ders saatleri ve okul sonrası öğrenme süreleri fazla olan ülkeler daha başarısız...
Yani, eğitimin niteliği kaliteyi artırıyor.
Biz ise nicelikle sağlamaya çalışıyoruz.
Bu noktada eğitimin okul dışına da çıkarılması kaliteyi arttıran en önemli unsurlardan olacaktır. 8 saat dört duvar arasında kapatılan öğrencilerden yüksek performans, hatta motivasyon beklemek çok da mümkün olmayacaktır. Sınıf dışı öğrenmeler daha kalıcı ve kolaydır.
En sona bıraktığım en önemli konu ise, okul sistemlerinin eşitlikçi ve hiçbir çocuğu dışlamayan yapılar oluşturması gerektiğidir. Biz eğitimciler hep söyleriz:
Eğitimde feda edilecek tek bir fert yoktur...
Modern eğitimin tekrar düzenlenmesinin gerekliliğini geçen hafta yazmıştım...
Eğitime yüksek değer verildiğinde her öğrencinin öğrenebileceğine olan inancımız da artacak...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.