Üst üste yaşanan felaketleri şaşkınlıkla izliyoruz. Zaten evhamlı olan biz anneler, son zamanlarda gördüklerimiz ile daha da kaygılı hale geldik. Orman yangınları, sel felaketlerine üzülüp dualar ederken; 2020'ye ülkemiz de kötü başladı. Ardarda gelen depremler ile sarsıldık önce. Deprem yaraları sarılırken gelen çığ haberi ile bir kere daha üzüldük. Aynı gün olan uçak kazası ise hepimizi çok yaraladı. Tekrar yaşanmaması, yaralıların acil şifaya kavuşması en büyük temennimiz.
ARTAN KAYGILAR
Tabii kaygılarımız da arttı haliyle. Geçtiğimiz hafta okullara tekrar dönen miniklerimiz, depreme hazırlıklı mıydı? Peki öğretmenler, yöneticiler? Her okulda yeterli donanıma sahip, eğitimli kişiler var mı? Veli olarak güvenle çocuklarımızı okullarına gönderebilir miyiz endişesini tekrar yaşadık. Tek endişemiz deprem de değildi üstelik... Okulların açılmasına birkaç gün kala Çin'den gelen haberler bir diğer endişe kaynağımız oldu. Korona virüsü okulların açılması ile ülkemizde de riskli hale gelir miydi? Çok şükür, ülkemizde virüs görülmedi. En kısa zamanda tedavisinin bulunması dileğimiz. Tedaviyi beklerken alabileceğimiz önlemler de var elbette.
BASİT AMA ETKİLİ
Bunlar, oldukça basit olmasına rağmen etkili önlemler. Tüm bulaşıcı hastalıklar için geçerli olan önlemler aslında bahsedilenler. Hastayla temasın olmaması en önemli kural sanırım. Çocuğunda hastalık belirtileri başlayan anneler, hem kendi evladının hem de diğer çocukların iyiliği için okula göndermemeli yani. Devamsızlık oranını düşürmek elbette ki hedeflerimizden, ancak bunun bedeli sağlığı kaybetmek olmamalı. Tamamen iyileşene kadar hastanın evde istirahatini sağlamak, hastalıkların salgın haline gelmesini engelleyecektir belki de. Ayrıca sık sık elleri yıkamak, tuzlu su ile yapılan gargara, yüzümüze dokunmamak, ortak kullanılan alanlarda sık sık temizlik yapılması, kapı kolları vs.'ye çok dokunmamaya çalışmak da alınacak önlemler arasında. Bağışıklığı güçlendirmek için yapılacaklar listesi var bir de; propolisten zerdeçala, oradan da kelle paçaya kadar geniş bir yelpazeye dağılan. Hepsinden önemlisi ise velilerin hasta çocukları okula göndermemesi, okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin buna azami hassasiyet göstermesi. Zaten sağlık bakanı da bu yönde açıklama yaptı.
OKULDA AFET EĞİTİMİ
Deprem konusuna gelince, Okullarımızda bu konuda eğitimler var. Okul tabanlı afet eğitimleri güncellenerek öğretmenlere yönelik verilmekte. Okullar bu konudaki eğitimler ile depreme karşı daha donanımlı hale gelmekte. Eğitimi alan öğretmenler öğrencilerde de doğru davranışları yaygınlaştırmakta. Ülkemizde 19 bin civarında öğretmen ve yöneticiye bu eğitim verildi. Gönül, tüm öğretmenlerimizin bu eğitimi almasından yana... Okullarda depreme karşı fizksel iyileştirme çalışmaları da sürmekte. İlkyardım kurslarının önemini ise tekrar hatırlatmaya gerek yok sanırım. Tabi ki depremlerin, salgınların ya da hiçbir felaketin olmamasını diliyor, bunun için dua ediyoruz. Ancak alınacak küçük önlemler belki gerçekten hayatlar kurtaracak. Yeter ki ihmal etmeyelim, ertelemeyelim, bilinçlenelim...