Harvard sosyal sorumluluk ve vakıflar
Birbirlerinin ihtiyaçlarını önemseyen, başkalarının dertleri ile dertlenen; insanı, hayvanı, bitkiyi tüm yaratılmışları seven, sevmenin ötesinde sorumluluk hisseden nesle yani insanlığa ihtiyacımız var...
Eğitim ile vermeye çalıştığımız bu hasletler çocuklara en kolay etkili rol modeller ile kazandırılabilir. Kurumsal rol modeller ise vakıf ve derneklerdir. sivil toplum kuruluşlarının okullar ile işbirliği içinde çalışmaları birçok sebebin yanında bu yüzden de önemlidir.
Vakıflar tarih boyunca süregelmiş yardımlaşma ve dayanışma duygusunun kurumsallaşmış halidir.
Adaleti ile tanıdığımız Hz Ömer'in tarihte ilk vakfı kurduğu kabul edilir.
Hayber'in fethinden sonra kendisine ganimet olarak düşen bir araziyi satılmaması, miras bırakılmaması ya da hibe edilmemesi şartı ile Müslümanların istifadesine sunması vakıfçılığın ilk örneği olmalı.
Vakıf demek paylaşmak demek ...Bu yüzden Selçuklu ve Osmanlı da dahil olmak üzere milletimizce çok önemsenmiş, ihtiyacı olana ulaşmanın, dayanışmanın yolu olarak görülmüş. Bu, bazen hastane, okul; bazen de çeşme, yol ya da başka bir gereksinim olmuş, en hayırlı vakıf en faydalı olanıdır düsturu ile hareket edilmişti.
Günümüzde de vakıflar zamana uygun şartlarda gereksinimleri karşılamaya devam etmekte. Vakıflar dışında derneklerimiz var bir de... Dernekler de para kazanma amacı olmadan ortak bir amaç için kurulan sivil toplum kuruluşlarıdır.
Bu amaçlar kültürel, çevresel, hukuki, sosyal vb. birçok alanda olabilir.
Hem dernekler hem de vakıflar içinde yaşadığı topluma sosyal sorumluluk hissedenlerin bir araya geldiği oluşumlardır. Amaçları öncelikle iyiliktir diyebiliriz özetle...
KARAKTER DE ÖNEMLİ
İyiliğin insan ve toplum hayatına kazandırdıkları ortadayken çocuklarımızı da bu kültürün içinde yetiştirmek hem toplumumuzun hem de onların gelişimleri için büyük önem arz etmekte. Bu önemi Batı çok daha sonra öğrenmesine rağmen, bizden fazla sahip çıkmakta:
Dünyada en çok hayali kurulan üniversitelerden biri olan Harvard'a girebilmenin en önemli kriterlerinden biri sosyal sorumluluk projelerinde yer almak mesela. Çünkü Harvard bünyesinde yaşadığı topluma katkısı olan öğrencileri istiyor. Öğrenci kabul ederken potansiyel kadar karakteri de değerlendiriyor yani..
Öğrencilerini dünyanın geleceğini kurgulayacak bireyler olarak gören Cambridge, Oxford, Yale, MIT de Sivil Toplum kuruluşlarında çalışmış olanları tercih etmekte. Çünkü tarihte sayısız örnekle gördük ki, zekâ sorumluluk bilinciyle ve iyi bir kalple taçlanmadığında, yani bencillikten uzaklaşmadığında çok tehlikeli bir duruma dönüşebilmekte.
Diğer yandan iyilik yaptığınız anda mutlu oluyor, olduğunuz kadar da mutlu ediyorsunuz. Hele de o iyiliği, sorumluluk olarak görmüş ve birlikten güç doğar ilkesi ile ortak amaçla bir araya geldiklerinizle gerçekleştirmişseniz.
Günümüz annelerinin, babalarının en çok yakındığı konulardan biri çocuklarımızın benmerkezciliği... Bencil çocuklar zorbalığa varan iletişim sorunlarını da yaşamakta. Hem kendilerini hem de çevresindekileri mutsuz etmekte yani.
Sadece kendine odaklı, yani eski tabirle menfaatçi bireylere gelecek nasıl emanet edilebilir? Üstelik bu mantıkla gittiklerinde ilk mahvedecekleri hiç şüphesiz kendi hayatları olacak.
İnsan en başta sosyal bir varlıktır. İçinde yaşadığı topluma duyduğu sorumluluk duygusu aidiyeti ile birlikte barış ve huzuru da geliştirecektir. Hal böyleyken, iyi insan olmayı öğretmeyi gönülden istediğimiz evlatlarımıza dayanışmanın önemini anlatabilmeliyiz. Komşusu açken tok yatamayan bir kültürden geldiğimizi hem yaşantımızla hem de sözlerimizle hatırlatabilmeliyiz. Yaptığı iyiliğin aslında kendine olduğunu zaten yaşadığı mutlulukla görecektir. Bunu yaşam şekli haline getirmenin en etkili yolu ise hiç kuşkusuz vakıf ve derneklerimizdir.
Hayırda yarışan nesilleri yetiştirmek biz eğitimcilerin temel görevimiz olmalı..
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.