Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine göre, tek başına yaşayanların sayısı 2023 yılında 5 milyonu aşmış durumda. Son 10 yılda tek yaşayan bireylerin sayısında yüzde 72'lik bir artış var. Dünya genelinde de benzer bir eğilim hakim. Gözlemlenen rakamlar, dünyanın giderek daha yalnızlaştığını gösteriyor.
Nedeni gayet açık aslında. Kadının özgürleşmesi ve kendi ayaklarının üzerinde durması. Eski evliliklere baktığımızda kadının ekonomik gücü kocasına bağlıydı.
Bu yüzden de kadınlar için evlenmek çok önemliydi. Şu anda ise kadının yaşamak için erkeğe ihtiyacı yok. Erkekler de eşleri çalıştığı için ev işleri, yemek ve çocuk bakımı konusunda kendini geliştirdi. Dolayısı ile onların da ev düzenini sağlamak konusunda kadınlara ihtiyacı kalmadı. Yani aslında evlilik zorunluluk olmaktan çıktı.
KÜÇÜK BİR AZINLIK
Yeni nesil evliliklerin ihtiyacı duygusallık.
Hala evlenen küçük azınlık ise duygusal ihtiyaçlarını evlenerek giderebileceğini sananlar ya da geleceğe bir iz bırakmak, yani çocuk sahibi olmak isteyenler arasında gerçekleşiyor. Ama duygusal ihtiyaçlar da yaşa, konjonktüre ve sosyal çevreye göre zaman içinde değişiyor. Bir süre sonra ise çiftler birbirini sorun yumağı olarak görmeye başlıyor. Bu noktadan sonra da iki taraf da "yaşamak için ona ihtiyacım yoksa niçin bu ilişkiyi sürdüreyim ki" noktasına geliyor.
Yani başa dönüyor. Böylelikle az sayıda gerçekleşen evlilikler bitmeye mahkum oluyor. Aslında sadece evlilikler azalmıyor.
Genel olarak insanlar yalnızlaşıyor. Dünya küçüldükçe yalnızlıklar büyüyor. Evlilik sadece küçük bir yansıma!