• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Merkez Bankası iletişime önem verdi CAHİT SÖNMEZ

Merkez Bankası iletişime önem verdi

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25 Ocak 2021, 21:45

Para Politikası Kurulu geçen hafta yılın ilk toplantısını yaptı. Başkan Ağbal iki faiz artırımı ile 2020 yılı kapatmıştı. Üstelik bu artışlar da kayda değer diyebileceğimiz oranlarda olmuştu. Kasım ayındaki bu Ağbal'ın ilk toplantısıydı, 475 baz puan artırarak politika faiz oranını yüzde 15'e çıkarmıştı.
Aralık ayında bir 200 baz puanlık artış daha gelmiş ve Merkez Bankası'nın 1 hafta vadeli repo ile bankaları fonladığı oran yüzde 17'ye ulaşmıştı.
Böylece TL faizleri enflasyon arındırıldıktan sonra uzun aranın ardından pozitif düzeye çıkmış oldu. Manşet enflasyonun yani tüketici fiyat endeksinin güncel değeri yüzde 14,60 düzeyinde. Basit bir hesap yaptığımızda 2,5 puana yakın bir pozitif faizin varlığından bahsedebiliriz.
Düz hesabı biraz detaylandırırsak şu noktaları da dikkate almalıyız. Birincisi sağlıklı bir getiri hesaplayabilmemiz için mevcut enflasyonu değil gelecek enflasyonu hesaba kalmak zorundayız.
Çünkü TL faizini ileri tarihte alacağız.
Bu durumda faiz gelecek değer iken enflasyon oranını bugünkü değer olarak almamalıyız. İkincisi ise ülke risk primi faktörü... İki farklı para birimine dayalı yatırım seçeneğinde tercih edilecek enstrümanın geçerli olduğu ülkenin ekonomik açıdan taşıdığı riskler de fiyatlanır.
Özellikle yurtdışı yerleşikler dolar cinsi tahvil yerine Türkiye'nin ihraç ettiği tahvile yatırım yapmak için üstlendiğini düşündüğü riskin mükafatını da almak ister. Sigorta şirketlerinin kaza yapma riski yüksek sürücülerden daha fazla kasko primi talepleri gibi.

YABANCILAR DAHA İYİMSER
TÜİK'in açıkladığı mevcut enflasyon yerine Merkez Bankası'nın ölçümlediği ileriye yönelik enflasyon oranları ile hesapladığımızda, politika faiz oranının reel olarak pozitif olduğunu görüyoruz. Ancak ileriye yönelik enflasyon beklentilerine ülke risk primi göstergesi CDS'i eklediğimizde TL'nin reel getirisi pozitif düzeye ulaşamıyor. Hemen bu durumda Para Politikası Kurulu faiz artırmalı tespiti kesinlikle yapmamalıyız. Çünkü sorun risk primini çoğunlukla dikkate alan yabancı yatırımcılarda değil. Sıcak para girişlerinin son birkaç aydır tatminkar oranda giriş yaptığını Merkez Bankası verilerinden net bir şekilde izleyebiliyoruz.
Swap yapıp TL reposu yapıyorlar.
TL mevduat hesabı açıyorlar. Borsadan hisse senedi ve gerek Hazine'nin gerekse özel sektörün ihraç ettiği tahvilleri alıyorlar.
Buna karşın Türkiye'de yerleşikler halen döviz hesapları açmaya devam ediyorlar. İlk kez TL mevduat hesaplarını aşan döviz tevdiat hesapları yükselişini sürdürüyor. Tabii bunun içinde döviz borcu olan firmaların da olduğunu söyleyelim. Ne yazık ki hanehalkı kendi ulusal parasına dönmedi ve döviz pozisyonlarını korumaktan yanalar.

İLETİŞİM GÜÇLÜ
Zaten kurların yeniden aşağı gelmesinde yabancı sermayenin payı oldukça fazla... Aynı zamanda BIST 100 endeksinin yine yabancı sermayenin katkısı ile yükselme eğilimine devam ettiğinin de altını çizelim.
Para Politikası diğer iki toplantıda olduğu gibi üçüncü toplantıda da rasyonel karar almayı başardı. Faiz artışına gitmeyecekti, bunu biliyorduk. İletişim kanalını nasıl kullanacağını merak ediyorduk.
İletişimi de güçlü bir şekilde kullandı, enflasyonun kalıcı olarak düştüğünü görene kadar sıkı para politikasından kesinlikle taviz vermeyeceğini açıkça beyan etti.
Hatta gerektiğinde biraz daha sıkılaştırmaya gideceği vurgusu da yaptı.
Sonuçta Merkez Bankası doğru yolda gitmeye devam ediyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.