• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Belirsizlik ve güven CAHİT SÖNMEZ

Belirsizlik ve güven

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 13 Ocak 2022, 21:01

Ekonomi ve piyasalar için en kritik iki kavramdır güven ve belirsizlik.
Aslında ikiz kardeşler diyebiliriz.
Belirsizlik risk algısının değişmesine, risk algısının artması da doğal olarak güven düzeyinin gerilemesine neden oluyor.
Ekonomi ve piyasa aktörleri için finansman maliyetleri ve kararlarını etkileyen diğer unsurlar daha sonra geliyor. Dolayısıyla ekonomi yönetimleri ilk olarak şeffaf ve güçlü iletişimle belirsizlikleri mümkün olduğunca minimize edip aktörlerin güvenini kazanmalıdır. Ardından makroekonomik istikrar geliyor.
Merkez Bankası'nın her hafta açıkladığı "menkul kıymet istatistikleri" çalışmasından gerek hisse senedi gerekse devlet iç borçlanma senetleri gibi borçlanma araçları pozisyonlarına göz atınca bu değerli iki kavram aklıma geldi. Bu konunun iktisadi açıdan önemini bir kez daha sizlerle paylaşmak istedim. Merkez Bankası'nın son yayımladığı verilerden uzun süredir olduğu gibi yine yabancılar tarafından hem hisse senetlerinden hem de Hazine'nin kamu açığını finanse etmek için ihraç ettiği devlet tahvillerinden çıkış yaptıklarını yani mevcut pozisyonlarını azalttıklarını net bir şekilde gözlemleyebiliyoruz.
Geçen hafta sonu itibarıyla yurtdışı yerleşikler 143 milyon dolar civarında hisse senedi satışı yaparak menkul kıymet portföylerini küçültmüşler. Aynı şekilde tahvillerden de 70 milyon doların biraz üzerinde satış yapmışlar.

NEDEN SATIŞ YAPIYORLAR?
Hisse senetleri için kritik sorumuz şu:
Dolar bazında hisse senetleri bu denli ucuzlaşmışken neden daha da almazlar ve tam tersi satmayı tercih ederler? Hem de ne ucuzlama... Tüm hisselerin piyasa değerlerini topluyorsunuz ancak 150 milyar dolar ediyor. Şimdi baktım, Apple'ın piyasa değeri 2,8 trilyon dolar büyüklüğünde.
Yani toplam hisselerin neredeyse 20 katı.
Demek ki yabancıların iki beklentisi var. Birincisi hisse senedi değerlerinin fazla yükselmeyeceği, ikincisi kurların yükseleceği öngörüsü yapıyorlar. Şöyle düşünelim. Bay X 100 dolarını TL'ye çevirip bugünkü kurdan 1.360 TL'lik hisse senedi alsın. Hisse senetlerinin ortalama elde tutulma süresinin 18 gün olduğu gerçeğini bir kenara bırakalım ve hisse senedinin daha uzun süre korunduğunu varsayalım. Hisse senedi 1.600-1.700 TL'lere çıktığında eğer kurlar da yükselmişse X'in elindeki para ancak 100 dolar ya da biraz altı veya üstü olacak. Yani bu beklenti ile sadece patinaj yapacak.

TAHVİLLER DÜŞÜYOR
Aynı soruyu tahviller için yanıtlayalım.
Bu kadar yüksek faiz varken tahvil pozisyonlarından neden çıkış yapıyor yabancılar.
Ekim ortasında yüzde 18'den ihraç edilmiş bir devlet tahvili (O tarihte 2 yıllık devlet tahvillerinin faiz oranı yüzde 17,68 idi ben yüzde 18'e yuvarladım) şu an faizi yüzde 24,41'e çıktığı için ikincil piyasa değeri 1000 TL'den 937,5 TL'ye indi.
Yeri gelmişken şu gerçeğin altını çizelim, yabancı yatırımcılar aldıkları tahvillerin vade sonunu beklemiyorlar.
Aynen hisse senetleri gibi kısa vadede faizlerin düşmesi ile değer kazanmasını istiyorlar. Yabancının tahvili 937 TL'ye indi bir de bunu dolara çevireceği zaman kur yükseldi. Kısacası hem faizlerin hem de kurların yükselmesinden iki tokat yemiş oldu. Faiz kur ve enflasyon sarmalı yüzünden kamunun borç stokunun dokusu da değişiyor. Yerli ve yabancılar risk üstlenmek istemedikleri için ya kura ya da enflasyona endeksli tahvillere talep gösteriyor.
İşte bu yüzden toplam stok içinde sabit getirili tahvillerin ağırlığı yüzde 17'lere kadar düştü. Yüzde 65 kura endeksli, yüzde 18 enflasyona endeksli.
Sanırım sonuç cümlesine gerek kalmadı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.